TO A TEKD IoAyol S EBB ISA TEK YOL MU? BQQ GDK YAYINNO: 119 KiTAP: isa Tek Yol mu? ORÜINAL AD1: Jesus unser Schicksal YAZAR: Wilhelm Busch CEViRi: Ertan gevik ISBN: 978-605-5739-56-0 T.C. Kültür ve Turizm Bakanligi Sertifika No: 16231 © Gerpege Dogru Kitaplan Davutpa§a Cad. Eminta§ Kazim Dinpol San. Sit. No: 81/87 Topkapi, Istanbul - Türkiye Tel.(0212) 567 89 92 Fax: (0212) 567 89 93 E-mail: gdksiparis@yahoo.com www.gcrcegcdogru.net Baski: Anadolu Ofset - Tel: (0212) 567 89 93 Davutpa$a Cad. Kazim Dinpol San. Sit. No: 81/87 Topkapi, Istanbul 1. Baski: Nisan 2011 I0NDEKiLER . Neden isa'ya ihtiyacim Var?..........................5 Nigin Ya§iyorum?....................................22 ZamammYok!..........................................36 Dikkat - Ölüm Tehlikesi!............................53 Ne Yapmamiz Gerekir?................................69 Tann Bu Gibi §eylere Nasil izin Verebilir?..........85 Sevme Hakkimiz.....................................105 Tanri'yla Konu§abilir miyiz?.......................119 inanamiyorum!......................................129 Eger Elatalarimiz ve Eksiklerimizin Agirhgi Bizi Bastirirsa Hayati Nasil Ya§ayabiliriz?.............141 Sinirime Dokunuyorsun!.............................152 Her ?ey Degi$mek Zorunda... Ama Nasil?.............164 Bana Göre Degil!...................................174 Dini Konularda Herhangi Bir Kesinlik Var mi?.......181 Din §ahsi Bir Olay mi?.............................190 Son Ne zaman Gelecek?..............................195 Tann Ile Yürümenin Yarari Nedir?...................202 -4- NEDENisA ’YA IHTIYACIM VAR? Tann, Evet; Ancak Neden Isa? Ben ya?h bir pastörüm. Bütün hayatimi büyük $ehirlerde geipir-dim. Yildan yila aym sorunlar ortaya ^ikmaya devain etti. “Tan-n nigin buna izin verebildi?” gibi kalpten gelen sorular mevcut olmakla birlikte örnegin, “Kayin ve Habil karde$tiler Kayin Habil’i öldürdü. Kayin’in karisi nereden geldi?” gibi sert sorular da mevcuttu; ancak insanlarm bana en fazla yöneltmi§ olduklan ele§tiri $uydu: “Pastor, siz her zaman isa’dan bahsediyorsunuz. Siz bir fanatiksiniz.” Önemli olan hangi dine mensup oldugu-muz degil. Görünmeyen ve göklerde olana saygi duymaktir. Bu gayet anla§ihr degil mi? Aym benim gibi Frankfurtlu olan ünlü hem§erim Goethe de benzer $eyler söylemi$ti: “Duygular her $eydir ancak isim sadece gürültü ve dumandir... ister Al-lah’tan, ister Buda’dan, ister kismetten, ister §efkatten, isterse Olaganüstü yaratiktan söz etmi$ olmamizin hifbir ?ekilde önemi yoktur. Önemli olan bir §eye inanmi§ olmamizdir. Fanatiklik inancinizi bclirtme istegidir.” Insanlarm ^ogunlugunun dü-§ündügü bu degil mi? Bir zamanlar ya§h bir bayamn bana söyledigini hatirlanm: “Pastor sizin isa hakkmdaki konu§malarinizdan sikihyorum; Isa ‘Babamin evinde kalacak 90k yer var. Orada herkese ycteri ka-dar yer var!’ dememi§ miydi?” Degerli dostlanm bu büyük bir hilekärhktir. Zamamn birinde Berlin’de Tempelhofer Feld Havaalanmday-dim. U9aga binmeden önce pasaport kontrolünden ge9mek zo- rundaydik. Heimen önümde koltugunun altmda büyük bir batta-niye bulunan vücut yapisi 90k büyük iri yari bir adam vardi. Pasaportunu gümrük memuruna gösterdi. “Bir dakika” dedi gümrük memuru. “Pasaportunuzun süresi dolmu§!” Adam, “ha-di fazla üstünde durma” dedi ve devam etti, önemli olan pasa-port sahibi olmaktir.” Gümrük memuru “i§te hatali taraümz burasi” dedi, ve “önemli olan ge9erli bir pasaport sahibi olmak-tir” diye bitirdi. Bu gerpegi yansitmaktadir. inani§ gerpegi -eski bir §eye inam?in ger9egi- sonucu getiren §ey degildir. öünkü herkes kendi yo-lunda bir $eye inamr. Birisi bana dedi ki, “bir kilo dana etinden iyi bir porba yapilabilecegine inamrim.” I$te bir §eye inanmak budur. Önemli olan böyle bir inanp sahibi olmak degil, karanli-ga dü§tügünüzde inan9sizhk ile ve ölümle kar§i kar$iya kaldigi-mz takdirde ya§ammizi sürdürmenizi saglayan inan9tir. Ölüm, inanp ger9eginin iyi bir deneyidir. Sizinki bu deneye dayamr mi? Bu durumda sadece bir tek dogru inan9 vardir. O inanp ki bizim dogru bir §ekilde ya§amamizi ve dogru bir §ekilde ölmemizi saglar. Bu Tann’nm Oglu Rabbimiz Isa’ya inancimizdir. Isa’mn ?u söyledigi bir ger9ektir: “Kapi Ben’im. Bir kimse benim araci-ligimla i9eri girerse kurtulur.“ isa kapidir. Insanlarin bunu duy-mak istemedigini 90k iyi biliyorum. Onlar Tann ile saatlcrce, isa’mn ne olabilmesi konusunda tarti§mak isterler. Ancak isa bir tarti§ma konusu olamaz. Tekrar söylüyorum: Sadece Tanri’mn Oglu isa Mesih’e olan inan9 aracihgiyla kurtulur ve mutlu oluruz. Aym zamanda bu inancimizla ya§ayip ölebiliriz. Bir gün Essen §ehrinde dola§irken bunun bazi insanlara ne kadar gülün9 göründügünü ke§fettim. Büyük olasihkla madenci olan iki adamla kar§ila§tim. Kaldirimda duruyorlardi. Birisi beni selamladi “Merhaba pastör”; yamna yakla^tigimda sordum “Beni tamyor musun?” Gülmeye ba§ladi ve arkada$ma dönüp, “Bu pastör Busch!” dedi, “iyi bir arkada§.” Ona te$ekkür ettim. “Evet güzel bir arkada?” diye tekrarladi “ancak biraz gilgmdir.” Biraz kizdira ve ona yüksek sesle “Ne? £ilgm mi? Böyle bir ?eyi nasil söylersin?” dedim. Ancak o $unu söyledi: “Pastör Busch, iyi bir arkada? ama isa’dan bahsetmeden duramaz.” Biraz sevindim ve dedim ki, “Arkada§im, ben gilgin degilim” ve devam ettim: “Bundan yüz sene sonra sonsuzluga varmi$ ola-caksm. Orada önemli olan yegane ?ey isa’yi tamyip tammadigm olacaktir; Bu cennete veya cehenneme gidecegini belirleyen §ey olacaktir; Söyle bakahm isa’yi tamyor musun?” Gülerek diger madenciyc döndü ve, “Gördün mü, hälä aym $ekilde devam ediyor” dedi. Ve bu yapmayi istedigim yegane §eydir. incü’de atlama tahtasi gibi kullamlan bir söz vardir. §öyle der: “Tann’nm Ogluna ina-nan bir ki$inin sonsuz ya?ami vardir.” Pazar ayininde isa hak-kinda bir $eyler ögrenmi? olabilirsin, ancak bu ona inandigm anlamma gelmez. Tanri’nm ogluna inanan ki§i -dikkatle dinle-yin- ya§am sahibidir. Bugünden ba$lar ve sonsuza dek devam eder. “Tann’mn ogluna inanmayan ki$inin ya?ami yoktur.” Bu Tanri’nm sözüdür. Eski bir atasözünde söylendigi gibi, “Eldeki bir ku? galihkta olandan iki misli degerlidir.” §imdi, -kendi ilgi alanimza göre- sizi isa’yi kabul etmeye ikna etmek ve hayatmi-zi O’nun ellerine teslim etmenizi isterim. £ünkü O’nsuz hayat gergckten kirik bir hayat olacaktir. Peki, nigin sadece isa’dan bahsediyoruz? Nigin O’nun inanci yegane gergek inangtir? Dalia $ahsi davranmam gerekebilir mi? Sizc nigin isa’ya ihtiyag duydugumu ve O’na nigin inandigimi söyleyeyim. 1. Isa Bizlere Tann’yi Gösterir Birisi bana “Tanrfya inaniyorum ancak isa’ya neden ihtiyag duyayim ki” derse cevabim “bu gok sagma” §eklindc olacaktir. Tann sakli bir Tann’dir. isa olmadan O’nun hakkmda kesinlikle hitpbir §ey ögrenemeyiz. Insanlar kendi Tanrismi olu$turabilir. Emin olmak gerekirse, günde be? biradan fazla ifmedigi sürece günali yazmayan bir “iyi efendi” vardir ancak bu Tann degildir! Dü$üncelerimizde standartla?tirdigimiz sadece arzularimizm yansimasidir. Fakat Tann? isa olmadan O’nun hakkmda hi^bir §ey bilemczdik. Tan-n bizlcre isa’nm ki§iliginde gelmi$tir. Gerpek Tann’yi bizlere Isa sunar. Yogun bir sis bulutu dü§ünün. Bunun arkasmdaki Tann’dir. insanlar O’nsuz ya$ayamadigi sürece, O’nu ara§tirmaya mah-kümdurlar; sisin ifine nüfiiz etmeye «pali^irlar; farkli dinlerin yaptigi da budur. Bunlar sayesinde insanlar Tann’yi bulmaya pah^irlar. Ancak hepsinde genel olarak bulunan $udur: hepsi sis ipinde kaybolmu? ve Tann’yi ke$fedememi$tir. Tann, sakli bir Tann’dir. Peygamber Ye?aya bunu anlami?ti. “Sana ula$amiyoruz. Lütfen gökleri yanp a$agi yammiza gelir misin?” diye haykirmasmin nedeni buydu ve buradaki ilgin? nokta $uydu: Tann bu haykin$i i$itmi§ ve sis tabakasini yanp isa kihginda yammiza gelmi^ti. Melekler korosu Beytlehem ovalannda “Bir kurtanci dogdu, bu Rab olan Mesih’tir. En yü-celerde Tann’ya yücelik olsun” diye ilahi söylerken, Tann bize gelmi$ti. Ve $imdi isa bize $unu söylemektedir: “Beni görrnii? olan, Baba’yi görmü$tür.” isa olmasaydi Tann hakkmda hi^bir §ey bilemeyecektim. O, Tann hakkmda kesin bilgi alabildigim tek ki§idir. Her hangi bir ki$i nasil olur da “Ben isa olmadan da olurunT’ demeye cesaret edebilir? 2. Isa Tann Sevgisini A^iga Vurur Bir süre önce bir gazetcci benimle röportaj yapmi§ti. Bana, “ni-pin böyle toplantilar düzenleyip konu$malar yapiyorsunuz?” dedi. “Bunu yapiyorum ipünkü insanlarm cehenneme gitmesin- den korkuyorum” demi§tim. “Hadi canim sende” deyip gülüp ge?ti ve ekledi, “cehennem diye bir yer yoktur.” Bunun üzerine ona §unu söyledim, “görecegiz, yüz yil sonra sen mi yoksa Tan-ri’nin Sözü mü dogru ?ikacak.” Ona $unu sordum, “hi? Tan-ri’dan korktun mu?” “Ne diyorsun” dedi, “Iyi olan Tanri’dan hi? korkulur mu?” “Dostum” dedim, “neyin ne oldugu hakkinda en ufak bir fikrin bile yok. Eger Tann hakkinda dogru kavrama sahip olsaydm, hi?bir $eyin kutsal ve adil Tanri’nm günahla-rimiz hakkmdaki kararindan daha deh§etli olmadigmi bilirdin.” Hatalarmi gözden ge?irdigini dü?ünüyor musun? Sen “iyi Tanri’dan” bahsediyorsun. Kutsal Kitap ise ondan daha farkli bir §ekilde bahsediyor: “Var olan Tanri’nm ellerine dü?mek ?ok dehnet verici bir ?eydir.” Hi? Tanri’dan korktun mu? Eger korkmadiysan bu durumda Tann’mn kutsiyetinin akilci ger?ekligini ve günahlarinm deh§et-li ger?egini henüz algilamami$sin demektir. Fakat eger korktun ise “Tanri’mn huzuruna nasil ?ikanm?” diye sormakta gecik-meyeceksin. ^agimizm en büyük aymazhgi artik Tanri’nm deh-$etinden korkmayi§imizdir. Bir toplum var olan Tann’yi ve O’nun deh^etinin kar§isinda günahlarim ciddiye almamaya ba?-ladigmda bu bir $iddetli sertle?me belirtisidir. Bir seferinde Profesör Karl Heim bana Qin’e yapmi? oldugu bir seyahatten söz etmi$ti. Pekin’de bir dagin tepesinde yer alan ve “Göklerin sunagi” diye adlandinlan bir kurban ctme mahallinc götürülmü?. Rehberi “bari§ma gecesindc” yüz binlerce ki?inin ellerinde fenerlerle daga yürüdügünü söylcmi$. Daha sonra im-parator tepeye tirmanacakmi? - bu devrimden önce olmu§ ve halki i?in bir ‘bari^ma kurbam’ sunacakmi?. Profesör Heim $u görü$ü öne sürdü: “Bu ba$ka inanca sahip olanlar Tann’nin öfkesinin ne oldugunu ve insanlarm O’nunla bari§mak zorunda olduklanni biliyorlarmi?.” Ve yeti?tirilmi? Batili gerektiginde “iyi Tann” hakkinda konu-§abilecegini ve Tanri’mn, insanlar mirildanmaksizm sadaka verdiklerinde mutlu olacagim dü§ünmektedir! i§te yine Tan- ri’dan korkmamiz gerekcn zaman budur. (^iinkü hepimiz günah-käriz. Yoksa siz degil misiniz? Evet hepimiz! Tanri’dan korkmamiz gerektigini ycniden ögrendigimizde, “Tanri’mn öfkesinden nasil ka^abiliriz? Bunu bizc kirn saglaya-bilir?” diyebilecegiz. I$te gözlerimizin a9ilabilecegi ve isa’nin Tann sevgisini dagittigim anlayacagimiz zaman budur. Tann bütün insanlarm kurtulmasmi ister. Ancak bizleri adaletsiz ola-rak kurtaramaz. Tann günaha kar$i sessiz kalmaz. T§te bu ne-denledir ki, oglunu insanlarm kurtulu§u ve kendisiyle ban§mala-n i9in göndermi§tir. Benimle Kudüs’e gelin. $ehrin di$ 9evresi bir tepeden ibarcttir. Binlcrce insan orada toplanir. Kalabahgin biraz ötesinde Ü9 tane 9armih bulunmaktadir. Solda bulunan 9armihtaki insan, bizlcr gibi bir günahkärdir. Aym §ekilde sag taraftaki de öylcdir. Ancak ortadaki 9armihta asili olan insana bak. O var olan Tann’mn oglundan ba§kasi degildir. Yaralandiktan sonra kurban edilmi? Aci ve azapla a$agi dogru sarkmi§. Ta9 denilen dikenli teller ba^mi nasil da sarmi?. O burada neden asili? Buradaki 9armih Tanri’nm sunagi. Isa ise Tann’nin kurbanlik kuzusu. Dünyanm günahim boynuna alarak bizleri Tann’yla bari§tirdi. Bilmeseniz bile, inkär etseniz dahi, isa’yi taniymcaya kadar Tann’nin öfkesi üzerinizde olacaktir. Sadece Isa’ya inanan ki§i TanrTnm bari$ma sahip olur. Esenlige kavu§mamiz i9in bütün cezayi 0 yüklendi. Izninizle bir a9iklamada bulunayim. Birinci Dünya Sava$i’nda bir topyuydum. Toplanmizin her tarafmda muhafazalar vardi. Bir gün kendimizi görünürde hi9bir piyadenin bulunmadigi bir konumda bulduk. Ve bu söz konusu günde hücuma ugradik. Dü$man hatlanndan top muhafazalanna yagmur gibi mermi geliyordu, ancak muhafaza plakalan o kadar kalmdi ki bizler emniyetteydik. Ve o anda §unu dü§ündüm, “eger elimi muhafa-zalarin online uzatsaydim bir anda delik de§ik olurdu. Orada kan kaybmdan ölürdüm. Ancak burada muhafazalann arkasinda ernniyetteydim.” Bu bana sadece isa’nm benim ipin ne anlama geldigini gösterir. Biliyorum ki, isa olmaksizin Tanri’nm yargisi ile yok edilecek-tim. Isa olmaksizin ne yaparsam yapayim, göniil rahathgi duy-mayacaktim. isa olmaksizin müthi§ azap pekmeden ölemezdim. isa olmasaydi sonsuz lanete dogru ilerleyecektim. Ve sonsuz lanet hi? ku§kusuz mevcuttur. Biraz bekle ve incil’de anlatilanlarm gerpek oldugunu gör. Fakat isa’nm parmihinin arkasinda bir siginak bulursam eger, sava$taki zirhli koruma arkasinda oldugum kadar emniyette olurum. Kesinlikle biliyorum ki o beni pikarandir, o benim kur-tancimdir. Evet isa, Tanri’mn sevgisini apiga vurur. Beni dikkatle dinle. Tann bütün insanlarm kurtulmasmi ister. i?te bu nedenledir ki Tann oglunu insanlari kurtarmak ve kendi-siyle ban^tirmak ipin göndermi§tir. Bunu sizin ipin de gerpek-le§tirmi§tir. Bu ban§i, bu kurtulu§u elde edene kadar hi? durma! Neden isa? 3. Hayatin En Biiyük Derdini ^özebilecek Tek Ki$i isa’dir Hayatin en büyük derdinin ne oldugunu biliyor musun? Bu, ya§h insanlar i?in mesane veya böbrek §ikayetleri, veya gen? insanlar i?in kiz arkada?i veya erkek arkada$i gibi görünebilir. Ancak inan ki ya§amdaki yegane dert Tann huzurundaki supu-muzdur. Yillarca genpler arasmda ?ah?tim. Vc daima onlara bu gcrpegi anlamalannda yardimci olmak amaciyla yeni apiklamalar gcti- ren bir ki§i oldum. Bu resimlerden birisini tekrar kullanmak istiyorum. Dogumdan itibaren boynumuzda agir bir demir ?em-ber ta$idigimizi dü§ünelim. Dü§ünün ki her günah i$ledigimde bu ?ember üzerine bir halka kaynak cdilsin. Saf olmayan bir fik-rim var: bir halka eklenir. Anneme göre ben pisim: bir halka eklenir. Diger insanlar hakkinda kötü konu$urum: bir halka eklenir. Sanki Tann yokmu§ gibi hi? dua etmeden bir gün ge?iri-rim: yeni bir halka eklenir. Dürüst degilim, yalan söylerim: bir halka daha eklenir. Arkamizda sürükledigimiz zincirin -su9larimizdan olu$an bu zincirin- boyunu tahmin etmeye ?ah?in. Zincirin ucunu göre-mezsiniz, su?umuz her $eye ragmen ger9cktir. Ashnda, devasadir ve gittigimiz her yere onu da sürükleriz. In-sanlann ni?in daha rautlu ve memnun olmadigini genellikle merak ederim. Hayat o kadar kötü gitmcmcktcdir. Mutlu olma-lan i?in her türlü sebep var gibi görünmektedir. Ancak mutlu dcgillcrdir. Ve olainazlar da ?ünkü günahlanndan olu§an agir zincirin altinda cgilmi$lcrdir. $imdi onlari bundan hi? kimse kurtaramaz, ne bir pastör ne bir Rahip ne de bir melek. Sadcce Tann “bir insan ektigini bi?er’’ diyerck onu kurtarabilir. Ancak isa var. O hayatin en büyük derdini ?özebilecek yegane ki§idir, ?ünkü O benim günahlarim i?in ölmü§tür. Ölcrek haksiz olan bizleri hakli yapmi?tir. isa günahlarim i?in yalmz birakil-mi§tir. Bizleri su? zincirimizden kurtarabilecck olmasimn nedc-ni budur; ve sadece O bunu yapabilir. Deneyimlerime dayanarak $unu söyleyebilirim ki, günahlarimizin affedildigini bilmek gcr-?ck kurtulu$tur. insanin bunu ya§ayabilmesi en büyük kurtu-lu§tur. Ve bu sadece hayatlanmizi degil ölümümüzü de dcgi$ti-rebilir. Siz ya$hca insanlar $unu anlarsimz: ölmek ve günahlar-dan armdirilmi? olmayi bilmek bir §eydir; ve yaptigimz yanh$-larin bütün agirhgi altinda sonsuza gitmek bir ba$ka $eydir. Bunu dü§ünmek bile dehnet vericidir. Bütün hayatlan boyunca iyi olduklarim ve yaptiklannin dogru oldugunu iddia eden pek 90k insan tanirim. Bunlar bir gün ölecekler ve sadece ya$am gcmile- rinin Tann ile bulu§mak üzere sonsuzluk akimmda sürüklenip gittigini görmek iüncesine Son Verin! Kutsal Kitap der ki: “Mesih isa günahkärlan kurtarmak ipin dünyaya geldi.” Bu ayeti okuyan pek pok insan rahatsiz olur ve der ki: “Ben günahkär degilim. Hipbir sup i§lemedim.” $imdi bu ki§ilere seslenmek istiyorum: iddia ettiginiz §ey kesinlikle yanh?tir. Kendinizi yargilama gü-nünde Tanri’nm yüzüne kar?i, “ben günahkär degilim. Senin bütün emirlerine uydum” derken hayal edebiliyor musunuz? Bunu Tanri’ya söylemeye cesaret edebilecek misiniz? Haydi, §imdi her §eyin yolunda oldugu ve kendinizi aldatarak adil oldugunuz dü§üncesinden vazgepin. Uzun yillar önce yirmi ya$lannda gen? bir adamla aramda bir konu§ma ge?mi§ti. Onu asla unutmayacagim. Bir gün ona etki yapmaya ?ah$irken dedim ki “Azizim Heinz, seni uzun bir süre-den beri Kutsal Kitap gen?lik toplantilarimizda görmedim.” “Dogrudur” diye yanitladi. “Pastor Busch, bunu defalardir dü-?ünüyorum. Siz daima isa’nin günahkärlar i?in öldügünden bah-sediyorsunuz. Beni ilgilendirdigi kadanyla, günahlanmi yükle-necek bir günah ke?isine ihtiya? duymuyorum. Eger ben yanh$ bir $ey yaptiysam ve Tann varsa ben kendim i?in ona cevap verecegim. Bir kurtaricinm benim yerime ölmesi fikri bana ko-mik geliyor.” “Tamam” dedim. “Kutsal Tanri’nm huzurunda sorgulamrken adalet istemeyi ama?larsm. Bu senin hakkin. Sen isa’yi reddetme ve yargiya sigimyorum deme özgürlügüne sa-hipsin. Ancak bir $eyi görmen gerekiyor: Ingiltere’de insanlar Ingiliz hukukuna göre yargilamr; Almanya’da ise Alman huku-kuna göre yargdanirlar; ve Tanri’nm huzurunda bizler ilahi ka-nunlara göre yargilanacagiz. Umarim bu kanunlardan bir tekini bile ihlal etmemi$sindir, aksi takdirde senin i?in hi?bir ürnit yoktur. Ho§?a kal!” Gen? adam hayretler i?inde “bir dakika” cfedi “Tann bu kadar ho§ görüsüz degildir!” “Ne yani! Kutsal Tanri’nm neye benzedigini zannediyorsun?” diye sordum. “Bir an i?in farz edelim ki, ben elli yil namuslu ya^adiktan sonra bir gün en fazla ü? dakika sürecck kü?ük bir hirsizhk yapayim. Olay tespit edilsin ve ben mahkemeye ?ikan-layim. Duru^ma sirasinda yargica diyeyim ki ‘reis bey bu kadar kati olmayin. Ü? dakikahk hirsizhk elli yillik namuslu ya§amin yaninda hi? kalir. Bu kadar kü?ük bir §ey i?in beni cezalandira-cak vicdana kirn sahip olabilir?’ Ne olacagini biliyor musun? Yargi? §u yamti verecektir ‘Bir dakika, §u anda beni ilgilendiren senin elli yillik namuslu ya^amin degil, hirsizhk yaptigin ü? dakikadir. Kanun seni bu belirgin su?undan dolayi yargilamak-tadir.’ Eger bir yargi? bu tepkiyi gösteriyorsa Tann niye gös-termesin ki?” Neden Tanri’nm huzurunda suplu olarak yalvarmiyorsun? Affe-dilmeye ihtiyacm oldugunu nipin kabul etmiyorsun? Bir günah-kär oldugunu neden kabul etmiyorsun? Kendince hakli oldugun §eklindeki davram$mdan vazgep ve kurtaricmi ara. O senin gü-nahlann ipin öldü ve borplarmi ödedi. O’nu kurtancin olarak kabul et, günahlanni O’na itiraf et ve de ki, “kendimi bütün yan-h§hklarimla birlikte ayaklanmn dibine atiyorum. Bana merha-met et ve beni kanmla temizle.” 3. Kararli Adimi At Ne söylemeye pah§tigimi anlamaniza yardimci olacak bir ba§ka apiklama: Hitler rejiminin ba§lanydi. Üst düzey bir Nazi yetkilisi ile tema-sa gepmem gerekmi§ti. Bunu korku ve dehnet ipersinde yaptim, pünkü rejim pastörlere kar$i 90k iyi davranmiyordu. Beni hayre-te dü?üren §ey, yetkili beni kapi di?an etmek yerine dikkatle dinledi. Görü§menin sonunda ona dedim ki “Arkada$larimzm her hangi birisi tarafmdan W9 bu kadar iyi kar?ilanmami?tim. Size te?ekkür ederim. Ve bana bu kadar kibar davrandigmiz i9in bana emanet edilmi? bulunan mesaji size bir hediye olarak bira-kabilir miyim?: “Tanri dünyayi o kadar sevdi ki, tek ve yegane oglunu gönderdi ve O’na inanan her kim olursa olsun kaybet-meyecek ve sonsuz hayata kavu$acaktir.” Bir an i9in bana bakti ve yanit verdi: “Daha fazlasim söylemene gerek yok. Benim büyüklerim inan9h insanlardir. Gen9ligimden beri.” Masanin üzerine büyük bir beyaz kagit koydu, bir kalem alarak 9aprazina bir 9izgi 9ekti. Sonra devam etti. Görüyorsunuz pastör. Bütün bunlari biliyorum. Ancak kurtulu§u kazanmak ipin kagidin üzerine 9izdigim gibi bir pizgi 9ekmek zorunda kalacak-tim. (^ok yakmindayim pizginin hemen altindaki bir noktayi parmagi ile göstererek ancak atilacak olan kararli adim pizginin ötesinde.” Daha sonra biraz utanarak ilave etti, “Ancak benim toplumsal konumum bu adimi atmami engelliyor.” Ondan kalbimde hüzünle ayrildim. Bu adam uzun zaman önce öldü. Ancak onun sosyal konumu ebediyete geyi§te ona hiy yar-dimci olmadi. Her $eye ragmen o Tann’mn kralligma girebil-mek iyin kararh adimi atmasi gerektigini, yizginin ötesine gey-mesi gerektigini anlarm§ti. Sizin bunu yapacak cesaretiniz var mi? Buna geryekten deger. Isa kollari sonuna kadar ayik sizi bekliyor. Kararh adimi atm; yizginin ötesine geyin ve kendinizi isa’nin kollannda bulacaksi-mz! 4. Kasitli Yanli§hklarin Tümüne Son Verin Metresi olan bir adam tanirim. Bir gün onu kö$eye siki?tinp dedim ki, “Sen zina yapiyorsun. Karmi mutsuz ediyorsun. Ce-henneme giden yoldasm.” Cevap verdi “Söyledigin ?ey yok sayma. Sana durumumu ayiklayayim. Karim beni anlamiyor.” Ve ondan sonra bana uzun bir öykii anlatti. Ve derinliklerinde davram?inm yok yanliy oldugunu o da yok iyi biliyordu. Bizler yok sik “bu olayi o ba§latti” ^eklinde dedikodu duyariz. Dedikodu ne konuda olursa olsun, o daima diger ki§inin hatasi-dir. Sorunu asla siz ba§latmazsimz, daima diger $ahis ayiplamr. $unu hatirlatayim ki, Tann iyin dedikodu cinayet kadar kötüdür. O halde bu tartiymayi niye bitirmiyorsunuz? “Bunu nasil yapa-nm?” diye sorabilirsiniz. Size nasil oldugunu söyleyeyim: Bü-tün kasitli yanli§hklara hemen §imdi son verin. Sadece siz bir an durup kendinize “hayatimda yanh§ olan ne? Düzeltilmesi gereken ne?“ diye sormalismiz. Neyin yanli? oldugunu en iyi bilen sizsiniz! Serbestye günah i^lemeye devam ettiginiz takdirde isa’nin sizi affedecegini zannediyor musunuz? Kutsal Kitap der ki: “Derhal geri dön!” öyktisü Kutsal Kitap’ta anlatilan kaybolan ogul eski hayatma sirtini dönmü^tür. Siz de oldugunuz gibi isa’ya gelebilirsiniz: inanpsiz ve günahla-rinizm yükü altinda. Ancak bir adim atmali ve sizi yikima sü-rükleyen ve kötü oldugunu vicdanen bildiginiz her §eyi ürlatip atmalismiz. Günlük olarak aldigim pek 90k mektupta, insanlar bazen kizip §unu yazarlar: “Söylediginiz §eyler 90k sert. Bu ve bu günah degildir.” Sonra hi9 bahsetmedigim §eylerin listesini yazarlar! Bu durumlarda Mesih Isa emirlerinin hayatimizda olmasma kar§i nasil isyankär oldugumuzu özellikle görmü§ olurum. Ha-yatmizi Mesih Isa ile doldurmaya ve hayatmizda ortadan yok olmasi gereken bütün ?eylerden bir defada vazge9meye cesare-tiniz yoksa asla bir Hristiyan olamazsmiz veya bir Hristiyan olarak ya§ayamazsmiz. 5. Tann’yla Konu§ Nasil dua edilecegini biliyor musun? Belki bir tür kalipta ifade edebilirsin, ancak ger9ekten nasil dua edilecegini biliyor musun? Dua eden bazi insanlarin dü$ünceleri 0 kadar garip ki duy-dugumda tüylerim diken diken oluyor... Bir ba$ka gün bir aileyi ziyare'te gitmi§tim. Anne dedi ki “bizler de iyi Hristiyanlanz. Claire, kizim buraya geh” Dort ya§mdaki kizi yanina geldiginde devam etti. “Pastöre nasil güzel dua etti-gini göster.” £ocuk dua etmeye ba§ladi. Derhal müdahale ettim. “Dur tatlim, nasil dua ettigini bana göstermen gerekmiyor, lüt-fen yapma!” Ger9ek dua tamamen farkli bir ?eydir. Dua, var olan Tanri ile konu§maktir. Dua kalplerimizi O’na aktarir. Hip böyle dua etti-niz mi? Robinson adinda bir Anglikan episkopos “Tanriya Kar$i Diirüst Olmak” adli tarti§maya apik bir kitap yazmi§tir. Bu kitapta bah-settigi bütün konular arasinda pagda§ insamn artik dua etmeyi bilmedigini yazmaktadir. Bu konuda ona katihyorum. Burada kabahat duada degil pagda$ insandadir. Robinson’un teorisi bugünkü insanin artik dua etmeyi bilmemesi nedeniyle Hristiyan inancmin tamamen gözden gepirilmesi gerektigidir. Bana öyle geliyor ki, insanlara nasil dua edilecegi tekrar ögre-tilmelidir. Dua etmeyi neden denemiyorsun? Hatta sadece “Tanrim seni bulmami sagla” veya “Tanrim lütfen beni de kurtar” veya “Tanrim gerpek inanci bulmama yardim et” veya “Tanrim günahla-nmi affet” bile diyebilirsin. Dualarmiz ilk seferinde elinde Kut-sal KitapT ve burunlarmin ucundaki gözlükleriyle dua eden pastörlerin dualari kadar güzel olmayabilir. Ancak güzel dualar etmenin geregi yoktur. Esas olan Tanri’yla apik ve dürüst bir kalple konu$mayi ögrenmektir. Sadece dua etmeye ba$layin gerisi kendiliginden gelecektir. Güven Tann ile insan arasinda varolan bir baglantidir. Diyalog bu baglantida vazgepilmez olandir. Ben Tanri ile konu§urum; O benimle konu$ur. 6. Kutsal Kitap’i Okuyun Tanri insanlarla nasil konu$ur? Onlarla Kutsal Kitap araciligiyla konu§ur. Dolayisiyla kesinlikle esas olan onu okumaya ba?la-mamzdir. Bir insanin Kutsal KitapT 90k zor okuyacagim dü§ü-nebilirsiniz. Maalesef bu da dogrudur. Misafirlige gittigimde insanlar 90k sik olarak §unu söylemekte-dir: “Pastor 1722 yihndan kalma bir Kutsal KitapTmiz var. Bize büyük büyük annemizden hatiradir. Ve sonra bana devasa bir müzelik parpa gösterirler ki, bunu hip kimse okuyamaz. Eski Kutsal Kitap Tara 90k saygi duyarim, ancak gidip kendinize küpük bir ineil satin alabilirsiniz! Bunlann bazilari elimden bile küpüktür. Bclirli baskilar ise 90k pekicidir. Kendinize bu ineil baskilarmdan birini ahn. Ve onu okumak ipin her gün kisa bir süre ayirin. Onun sayfalan arasmdan isa’nin size ne söyledigini dinleyin. §üphesiz anlamadigmiz bazi ayetler olacaktir. Sadece okumaya devam edin. Ben genplere bunu hep §u yolla anlatirim: Brezilya-h bir piftpi Brezilya’ya ilk yerle$tiginde kendisine bir miktar arazi verildigini söyledi. Sonra burada bir cangil yigmtisi bu-lundugunu ke§fetti. Ve agaplan temizlemeye, kayalan kazmaya ,ve otlari köklemeye ba$ladi. Ve bir pift öküzü bir pullugun online baglayip siirme zamani geldi. Pulluklar bir kayaya siki§tigin-da birkap adim atmakta zorlamyordu. O zaman ne yapti? Dogru eve ko§tu kayalan, pullugu ve öküzleri havaya upurmak ipin bir miktar dinamit mi aldi? Tabii ki degil. Pulluk bipaklanni söktü ve kayanin etrafmdan dola§arak sürmeye devam etti. Bitirdigin-de sonup pek parlak degildi. Aym §ekilde topragi ekti ve birkap ay sonra küpük bir miktar hasat elde etti. Bir sonraki yil sonup daha iyiydi. Artik daha pok kaya söküp daha fazla ot kökleyebi-liyordu. Böylece tarlayi sürmesi pok daha kolayla§mi§ti. Üpüncü yil durum pok daha iyile$mi$ti. Bu Kutsal Kitap’i nasil okumamz gerektigini gösterir. Esas olan okumaya ba§lamaktir. Anlamadigmiz bir §ey olursa, o yeri gepin ve okumaya devam edin. incü’in ilk bölümünde muhtemelen kuru ve sikici bulacagmiz uzun bir isim listesinden hemen sonra ?u ayete ula§acaksmiz: “Ona Isa adini vereceksin, pünkü o halkini günahlanndan kurta-racak.” Ve bu ayete muhtemelen §u yamti vereceksiniz “Bunu anlayabiliyorum! Bu tarn benim ipin yazilmi§.” Birakin Tann Kutsal Kitap aracihgi ile sizinle bu §ekilde konu?sun. Onu her gün okumaya zaman ayirin. Ve Tanri’ya §u duayi edin: “Tannin, beni aydinlat. Bana sözlerini anlayacak akh ver.” Bir §ey daha, hip kimsenin Kutsal KitapT inkär etmesine izin vermeyin. O yegane kitaptir. Diger hipbir kitap bu kadar aydmlatici degil-dir. Birinci Dünya Sava$i sirasinda genp bir askerken bir ke§if göre-vine gönderildim. Ak$am karanhgi pökmüijtü. Bir vadinin kena-rinda oturuyordum. Soiira gece pökmeden hemen önce orman ipersindeki küpük bir apikhkta dü§mana ait gezici bir mutfagm ilerlemekte oldugunu gördüm. Muhtemelen biraz erken harekcte gepmi$ti. Onlarin oradan gepebileceklerini asla tahmin edemez-dik. Ancak gecenin pökmesini beklemeyen bu gezici mutfak dü§man hatlarma giden yollardan birisinden bize dogru harekete gepmi§ti. Eger gezici bir mutfak orman i9ersinde yolunu bula-bildiyse, dü$manm destek askerleri ve cephanesi de kamplarma dogru yol bulabilirdi. I§tc burasi stratejik bir yoldu ve onu göz-den ayirmayi hip dü§ünmedik tarn aksine onu bütün gece bom-baladik. Kutsal Kitap Tanri’nm Hristiyanlar’a gida ve cephane gönderme yoludur. Ve $eytan onun hücumlanna engel olu§turacak kadar akillidir. Bu nedenle Kutsal Kitap daima hücuma maruzdur. En aptal genp adam der ki: ”Hadi ya, böyle bir kitabi okumak ipin tamamen deli olmamz gerekir!” Iyi egitim görmü§ bir üniversite profesörü Kutsal Kitap’m sadece her hangi bir kitap oldugunu kamtlamaya pah§ir. Hepsi §u belirgin noktada birle§irler: Kutsal Kitap’a kar$i agir ate§. Ancak eger Tanri’nm evladi olmak ister-seniz, bunun sizi durdurmasma izin vermemelisiniz. Hip kimse-nin Kutsal Kitap’1 inkär etmesine izin vermeyin. Kutsal Kitap kendisinin tamamen Kutsal Ruh tarafmdan doldurulmu? ve ay-dmlatdmi? insanlarca yazildigmi bildirir. Ve siz onu kendiligi-nizden okumaya ba^ladigmizda farkli bir ruhun, ayricahkh bir ruhun onun sayfalari arasinda nefes aldigim hemen ke§fetmekte gecikmeyeceksiniz. Birisi bana §u §ikayette bulundu: “Kutsal Kitap bana göre kapali bir kitap. Kurtanlmak isterim ancak Kutsal Kitap okumaktan hipbir §ey elde etmiyorum.” Ona $u cevabi verdim “Tanri’dan sana ruhunu vermesini iste. Gerekirse aylarca $öyle dua et: Tan-rim bana ruhunun hediyesini ver ki sözlerini anlayabileyim ve ya?ayan bir inanca sahip olayim. Bana inanm ki Tanri duamza cevap verecektir.” 7. Tanri’mn Sözlerini Yayanlan Dinleyin Tanri’nm sözlerinin agikya anlatildigi yerlere gidip dinleyin. Sizi ?u konuda uyarmahyim, bu günlerde pek 90k minberden sulandirilmi? Kutsal Kitap mesajlari aktanlmaktadir. Sizin yeri-nizde olsaydim bu kiliselerden birisine gitmezdim. Kendim ipin limonata degil Kutsal Kitap Tn saf $arabmdan isterim. Saf Kutsal Kitap Tn anlatilmakta oldugunu anlamamz 90k zamamnizi almaz. £ok $ükür ki, hemen her yerde ger9egi anlatan vaizler vardir. Onlarin oldugu yere gidin ve Kutsal Kitap Tn sesini dinleyin. Tanri’nm sözlerini duymak isteyen insanlarla birle$in. Son zamanlarda bir adam bana dedi ki, “Biliyorsun ben benci-lim.” Cevap vermeden duramadim, “diger HristiyanlarTa temas halinde olmazsan ve Tanri’nm sözlerinin anlatildigi kiliselere gitmezsen asla gerpek inanli olmayacaksm.” Bitirmeden önce sizlere tamdigim ya§h bir kadm hakkmdaki öyküyü anlatayim. O benim hayatimda önemli bir rol oynamiijtir ve benim Tanri’ya kazandirdigim Ü9 mühendisi bana getiren ki§idir. Ondan büyük bir ruhsal güp akmakta oldugunu görmü$-tüm, ve bu özel firsat nedeniyle onu ziyarete gittim. Bir maden-cinin dul e§iydi. Beni gördügüne memnun olmu^tu ve bana nasil inanca geldigini anlatti. O zamanlar Essen’in varo§larmdan birisinde oturuyordu. Bu varo? o zamandan bu yana $ehirle birle^mi^ti. Varo^un adi Stoppenberg idi. Yerel bir gazetede St. Paul kilisesine iki yeni pastörün atandigim okumu$tu. Ve arkada§larma dedi ki,“hadi gidip görelim. Essen’de bu gibi §eyler nadir olur.” St. Paul’a gidilecek yol 90k uzundu, bu nedenle tarlalann arasmdan kes-tirme bir yoldan gittiler. Oraya vardiklannda büyük bina agzina kadar doluydu. Bu nedenle salonun arka tarafmda ayakta dur- mak zorunda kaldilar. O gün atamm§ olan pastörlcrdcn birisi, Julius Dammann daha sonralan $ehirde büyük bir etki yaratmi§-ti. Bu, bana o ya§li bayanin anlattigi öyküdür: “Julius Dammann kürsüye ilk giktiginda Yuhanna’mn ügüncü bölümünü okudu: “Qünkü Tann diinyayi o kadar gok sevdi ki, biricik Oglu’nu verdi. Öyle ki, O ’na iman edenlerin hiqbiri mahvolmasin, hepsi sonsuz yaqama kavugsun” (Yuhanna 3:16). Sonra öne dogru egilerek dedi ki: “Kutsal Kitap’m bütün sözleri arasmda beni ‘kayip’ sözcügü kadar korkutan bir ba$kasi yoktur.” Ebediyen kaybolabilirsiniz, öyle bir nokta ki Tann kendisi bile sizi gekip alamaz. Bu cehennemdir. Bayan devam etti: “Ben oradaydim. Büyük kilisenin salonunda en arkada ayakta duruyordum. Vaa-zin kalan sözlerinin higbirisini duymadim. Sanki yildinm garp-mi§ gibiydim. Kendi kendime tekrarlamaya devam ettim “Sen de kayipsin. Tann ile bari§ik degilsin. Günahlann affcdilmedi. Sen Tanri’nm evladi degilsin. Sen kayipsin.” Bir $ekilde eve dönebildim. Üg gün sonra babam hasta olup olmadigimi sordu.” Büyüklerine ne oldugunu agikga izah etmeye gali^ti. Ancak on-larin bütün söyledigi onun aklini kagirdigi ve bir sinir krizi ge-girdigi olmu^tu. Hig kimse onun ebediyen kaybolmak dü§ünce-sini ya§amakta oldugunu derinliginden anlami§ görünmüyordu. ihtiyar bayan devam etti “dort hafta süreyle tamamen yabani bir §ekilde daireler gizmeye devam ettim. Ve gazetede pastör Dan-mami’in tekrar vaaz verecegini okudum. Böylece Stoppen-berg’den Essen’e bir kez daha yürüdüm. Yol boyunca dua ettim.” Bu haldeyken kiliseye vardi. Bina yine doluydu. Oturacak yer yoktu. O da daha önceki gibi ayakta durmak zorunda kaldi. Yine dua etti. Daha sonra ilahi kitabinm panoda gösterilen sayfasmi agti, ve büyük hayretle ke^fetti ki bu yol boyunca tekrarladigi dua idi. Dü$ündü “eger herkes bu ilahiyi okursa, mutlaka bir §ey olacakti.” pastör Dammann ayaga kalkti ve Yuhanna’dan isa’nin sözlerini icperen bir ba$ka bölüm okudu: “Kapi Ben 'im. Bir kimse benim aracihgimla iqeri girerse kurtulur" (Yuhanna 10:9). “Bu kiliseye ikinci geli$imdi” dedi bayan. “Ve bir kez daha sa-dece §u ayeti duydum, ‘ben kapiyim, kapidan gepen kurtulacak-tir.’ Bir anda her ?ey benim i?in 90k a9ik oldu. Göge 9ikmi§ olan Isa hayatin kapisiydi. Ve ben bu kapidan ge9tim. Vaazin geri kalanini duymadim. Ancak duydugum kadari bana yeterdi. Hayata girdim.” Ben bu hikayeyi bazen “Ben asla kiliseye gitmem. Kilise atmos-ferine dayanamam. Ku§larin öttügü ve aga9lann dallannda mel-temin estigi ormanda yürümeyi tercih ederim” diyen insanlara anlatinm. Ve ?öyle cevap veririm, “eger bu kadin Tanri’nm sözünün anlatildigi yere gitmemi§ olsaydi asla inanmazdi.” O halde ne yapmamz gerekir: - inan9sizligmiza bir son verin. - Kendiniz hakkindaki iyi se9enek devam etmelidir. - Kararli adimi atin. - Bütixn yanh§ hareketlere son verin. - Tanri ile konu§un - Kutsal Kitap’i okuyun - Tanri ’mn sözlerini dinleyin Bunlann her biri önemlidir. Ancak 90k daha önemli bir ger9ekle özetlemek isterim. Önemli olan ne yaptigimiz degildir. Önemli olan Tanri’nm Me-sih Isa aracihgiyla yapmi§ oldugu ?eydir. i§te bu sizlere bildir-mekten mutluluk duydugu iyi haberdir. isa her birimiz i9in her ?eyi yapmi^tir. O bize geldi, O bizim i9in öldü, ve yeniden bi-zim i9in dirildi, O Tanri’nm saginda bizim i9in oturdu. Isa bu koyunlar ipin her ?eyi yapmi§ olan iyi pobandir. Yirmi üpüncü Mezmurun yazari buna ?ahittir. Der ki: “Rab benim gobanimchr, eksigim olmaz.“ Ve iyi pobanin onun ipin yapmi$ oldugu her $eyi adlandirmaya dcvam eder... Benim en büyük arzum sizlerin de “Rab benim pobanimdir” demenizdir. TANRlBU Gißi §EYLERE Nasil iziN Verebiür? “Hava kazasmda 64 kigi öldii ” “Bir deprem daha: 1200 ölil 6000 yarah” “Maden gökmesi sonnen 7 kigi öldii ” “Qilgm adam silahi de gocnklara saldirdi: 10 gocuk öldii; digerier; agir yarah ” Bu gibi haberler ne zaman basinda veya televizyonda yaymlansa etrafimizda hep $u sorulan i§itiriz: “Tanri nerede? Ne yapiyor? Neden higbir §ey yapmadan bunlarm olmasma izin veriyor? Btitün güf O’nda degil mi? O hala orada mi?” Gaddarhklar dünyanm her yerinde hüküm sürmektedir. Treblinka ve Auschwitz’deki karaplarda yapilan sonsuz deney-ler ölürn deh$etini öne 9ikarmi§tir. Ve hepsinden daha fazla $a?irtici olani 90cuklarm her yerde kötüye kullamlmasi, öldü-rülmesj ve taciz edilmesidir. Tann Bütün Bunlara Nasil izin Verebilmektedir? Evet, 90k iyi bir soru! Tanri’ya kar§i umursamazhklarmi a9iga koymak 9abasiyla bu tür sorulan dü?üncesizce soranlara söyleyecegimiz hi9bir $ey yoktur. Biz sadece bu sorunun ger9ek bir mesele olu§turdugu ki§ilere cevap vereeegiz. Tann Sanik Sandalyesinde mi? Tann bütün bunlara nasil izin verebilmektedir? Eger Tanri’ya kar§i bir suflamada bulunmak niyetinde olsak, aptal olurduk. $u sahneyi dü$ünün: Olay bir mahkeme salonunda ge^er. Ben sal-diriya maruz kalmi$ ve yeryüzündeki bütün acilari 9ekmi§ bir insan olarak oradayim. Ve yargicm yerinde oturuyorum. Sanik sandalyesinde oturan ise Tann! Ve sonra yargi9 kürsüsünden Tanri’yi sorgulamaya ba§hyorum. “Sanik ayaga kalk! Bütün bunlann olmasina nasil izin verebil-din?” Bunun olabilmesi mümkün degil! Tanri’nm sanik sandalyesine oturup bizim tarafimizdan yargilanmasi mümkün degil. Olay §u: Tann kutsaldir. O var olan Tanri’dir. Yargif olan O’dur ve sanik olan bizleriz. Iki sava§ arasmdaki sorunlu dönemde ^alkantih bir toplantiya gittigimi hatirliyorum. Konu?maci salonda beni i§aret ederek §öyle bagirdi “Evet, gel buraya”, yamna gittigimde dedi ki, “bir Tanri’nm var oldugunu dü$ünüyorsun, degil mi? Evet eger O varsa zannederim O’nunla ölümümden sonra kar§ila§acagim...” Ba$imi sallayarak onayladim. O devam etti “Buna memnun oldum «pünkü O’nunla kar$ila?ti-gimda O’na diyecegim ki: ‘Bazilan tika basa doyarken, focuk-larm a^liktan öldüklerini biliyordun degil mi? Bu konuda hi^bir §ey yapmadm. Sava§larm fikmasma izin verdin. Su^suz insanlar telef olurken bu ölümlerden sorumlu olanlar §ansli fiktilar! Bütün bu sorunla ilgili hi^bir §ey söylemedin, bu haksizligm ne aleyhinde ne lehinde hi9bir §ey yapmadm!’ Evet bütün bunlari Tanri’nm yüzüne vuracagim ve daha sonra ne yapacagim biliyor musun? O’na diyecegim ki, ‘di§an 91k, tahtmdan in ve bununla sava$!” Beni kizdirmayi ba$arrm$ti, lafini kestim ve, “£ok güzel! Ben de senin yüzüne haykiracagim: Tahtmdan in ve onunla sava§!” Toplantiya bir ölüm sessizligi hakim oldu. Konu$maci aptal gibi yüzüme bakti. Sanki bir hata yaptigmi dü§ünmü$ gibi ve sanki ben bir pastör degilmi§im gibi bakti. Daha sonra insanlann yüzlerindeki ifadeye baktim, sanki gülü-yorlardi ve ortam artik aym ortam degildi. I§te konu§manm za-mamydi ve bunu ka9iramazdim. “Bana bak, kendisine senin tarafmdan bu §ekilde hakaret edil-mesine izin veren bir Tanri 90k gülün9 olurdu. Sana §unu söyle-yeyim, senin hayallerinin di§mda böyle bir Tann yoktur. Hesaba 9ekilecek bir Tanri, yargisindan önce senin huzurunda sanik olarak duracak bir Tanri. Hayir! Böyle bir Tanri sadece hasta bir akilda var olabilir. Ve ben sadece §unu söyleyebilirim: “Böyle bir Tanri’dan vazge9elim. Ona sonsuza kadar bir nokta koya-lim!” §a?km bir durumda kekeleyerek “Fakat siz bir pastör-sünüz öyle degil mi?” dedi. “Tabii ki” dedim ve herkesin duy-masi i9in sesimi yükselterek, “i§te bu nedenle $unu söylemek isterim, hepinizin huzurunda taniklik ederim ki bir ba§ka Tanri vardir, ger9ek Tann. O’nu hesaba 9ekemezsiniz. Tarn aksine O’nun adil mahkemesi huzuruna 9ikarak sorgulayacagi sizlersi-niz. O gün geldiginde agizlarmizi simsiki kapali tutacaksmiz. “Onunla mücadele et” diyebileceginiz bir Tanri yoktur. Fakat kutsal, var olan gerpek bir Tanri vardir. Ve bu Tanri bir gün sizlere mutlaka “arkamdan 9ekilin, di§an 91km” diyecektir. Tann bu gibi §eylere nasil izin verebilir? Eger var olan Tann’yi sorgulamak i9in bu soruyu sorarsak gösterecegimiz sebep ta-mamen yanli? olur. Ve kesinlikle bir cevap alamayiz. Sadece ne kadar aptal oldugumuzu gösteririz. Tanri (pocuk Bakicisi mi? Tann bu gibi §eylere nasil izin verebilir? (^ogunluk dünyada olup biten deh§etli §eylerin etkisiyle ve korkusuyla bu soruyu sormaktadir. Bu FIristiyanlar’a sikhkla sorulan bir sorudur. “Bi- ze bir cevap ver. Supladigimiz senin Tann’ndir. O’nu savunur-ken ne deinen gerekir?” Hristiyanlar Tanri’nin affina veya sa-vunmasma yardimci olabiür mi? Yarattiklarimn kendisini sa~ vunduklan bir Tann hayali sapma bir Tanri görü§üdür. Bu Tanri’yi bakim evini yürütmek üzere i§e alinmi? bulunan bir pocuk bakicisi, bir dadi gibi görmeye benzer. Eger focuklardan birisi pencereden dü§erse herkes deh§ete dü$er. “Qocuk bakicisi nerede? Bunun olmasina nasil izin verebildi?” l§te bu birpok insamn Tanri hakkmda dü$ünme §eklidir. Dünyada her §eyin yolunda gitmesi i?in gözünü dünyanin üzerinde tutmak O’nun görevidir. Her hangi bir $ey yanli? geli§inceye kadar hip kimse O’nu rahatsiz etinez. Sonra da herkes kutsal bakicinm nereye kayboldugunu $a§kma dönerek merak eder. Ve soru dogal ola-rak dogrudan Tanri’nin dostlarma gönderilir. “Tanrin bu gibi $eylerin olmasina nasil izin verebilir?” Hristiyanlar Tanri’yi savunmaya yah§arak 90k aptal olurlar! Bizler Tanri’yi pocuk bakicisi gibi görerek hata yapmamahyiz. Bu günahkär ve aptal dünyada her §eyin yolunda gitmesini sag-lamamn O’nun görevi oldugu nerede yazmaktadir? Tanri’nin kimseye kar§i bir mecburiyeti yoktur. O efendidir! Tanri’nin Varhgim Kesin Olarak inkär Edebilir miyiz? Felaketler ortaya 9ikar. Ve Tanri sessiz kalir! Bazilari ipin SOIU19 nettir: Tanri yoktur. Dünyayi kontrol eden bir Tanri olamaz. Her §eyi gören ve i?iten bir Tann olamaz. Böylece Tanri hayatimizdan atilmi§ olur. Bunun sorun yapil-mamasim teologlara birakacagiz. Ancak her §eyden öte bir Tanri varsa ne olur? Eger varhgim inkär etmekte 90k aceleci dav-randiysak ne olur? En saglam deyimle söyleyeyim: Tanri vardir. Nasil bu kadar emin olabildigimi merak ediyorsaniz, sadece §u yamti verebilirim: “Tanri kendisini tamtmi?tir. O insanlara og-lunun, Mesih isa’nin $ahsinda gelmi§tir. isa dünyaya gelmi§ oldugu i^in hif kimse Tanri’nm varligmi inkär edemez. O’nun inkär edilmesi ki§inin cehaletini ve kötü niyetini gösterir.” Dünyanm Hristiyan Görü§ü Dünyada ne oldugunu anlamak istiyorsak dünyanm Hristiyan görü§ünü bilmemiz gerekir. Aksi takdirde sorunumuzu hi9bir §ekilde «pözemeyiz. Kutsal Kitap der ki, “Yaratan Tanri, dünyayi uyum ve tarn iyilik i^ersinde yaratmi§tir.” Insan O’nun yarattik-lari ipersindeki bir $aheserdir. Tanri insani onurlu bir konuma yerle$tirmi§tir, O insani ortak yapmak istemi$tir. Dolayisiyla insan tamamen özgür olmalidir. Ancak insan tarihinin ilk sayfasinda felaket yazilidir, Hristiyanlar onu “Dü§ü?” diye tanimlamaktadir. insan özgürlü-günü kötüye kullanmi^tir. Tann’ya kar§i gelmi§tir. Tanri onun öz Tanrisi olmak istemi§tir ve bugün de istedigi budur. Kutsal Kitap, ilk bölümlerinde insanin kendisini Tanri’dan ayri tuttugunu ifade etmektedir. Ve dü$ü§te bütün yaradih?i berabe-rinde sürüklemi§tir. Bu kilitli bir kapinin a^ilmasi gibidir. Aci, ölüm, gözya$i, istirap ve haksizhk bütün dünyayi doldurmu^tur. Kutsal Kitap bizim ya§adigimiz dünyanm Tanri’nm istedigi §ekilde olmadigim ifade etmektedir. Bizler günahlarm hakim oldugu ve “katil” ve “yalanlarm babasi” §eytan’in bu güpleri yönettigi ve “bu dünyanm tanrisi” olarak tanmdigi dü§mü§ bir dünyada ya§amaktayiz. Kutsal Kitap Tn dünya görü$ü 90k ger9ek9idir ve kendimiz hak-kinda gördügümüz $eye tarn anlamiyla uymaktadir. Ve Tanri’mn bu günahkär dünyaya düzen emri uygulamadigmi ögret-meye devam etmektedir. Bütün bu deh§etin, korkunun ve kötü-lügün ger9ekle$mesi gcrekmektedir. Ve zamam geldiginde Tan- n bunlarm hepsine bir son verecek ve “yeni bir cennet ve yeni bir dünya” yaratacaktir. Bu Tanri’nm dünyayi tamamen terk ettigi anlamina gelmez. Hayir! O Isa’yi farrmhta günahkärlar i9in ölsün ve ölümden tekrar dirilsin diye ona göndermi§tir. insanlar isa’ya inamp O’nu kabul ettiklerinde Tanri tarafindan yeniden yaratih? ba§la-tilmi§tir. Mesih isa’ya ait olan herkes §una taniklik eder: “Tanri bizi karanhgm hakimiyetinden kurtardi ve sevdigi oglunun kral-ligina getirdi.” Tann, isa’nin ilkeleri yoluyla bu dü$mü§ dünyaya teselli, ban§, sevgi ve yardim getirmek ister. Hristiyanlar Tanri’nm eziyete ncden izin verdigini her zaman merak etmezler. Böylesine dü?kün bir dünyada aksinin olama-yacagmi bilirler. Bunu bilerek de diger insanlara yardim etmeyi kabul ederler. Fakat onlarin 90gunlugu da hakliligm evi olan yeni bir cennet ve yeni bir dünyayi özlerler. Peki $u soruya ne demeli: Tanri bu deh$ete nasil izin vermekte-dir? Böylesine dü$kün bir dünyada bu gibi §eylerin önlenemez oldugunu kabul etsek bile sorun, §ahsen trajediye maruz kalmi? bulunanlan yine de rahatsiz etmektedir. Qok sevdikleri kü^ük bir 90cuklan bulunan gen9 bir 9ifti dü$ünüyorum. Bir gün onun cesedini getirmi§lerdi, sarho? bir sürücü tarafindan öldürülmü?-tü. Böyle bir §ey oldugunda ?u soru dudaklanmizi yakar, “Tanri böyle bir §eyin olmasina nasil izin verebildi?” Tanri’nm Yollarini Anlayabiliyor muyuz? Bana öyle geliyor ki kendi aklimla anlayabildigim bir Tanri, tarn anlamiyla Tanri olamaz. O sadece benim gibi bir insan olabilir. Bir 9ocuk babasinm ne tür bir insan oldugunu anlamaz. Tanri’nm yollarini her zaman anlayabilccegimiz iddiasi aklin alabi-lecegi bir ?ey mi? Cocukken dinledigim bir öykü vardi. O öykü bu konuyu afik-lamaktadir: Bir zamanlar bir münzevi ya§ardi ve her zaman Tanri’nm yollan hakkmda homurdanir dururdu. Ancak bir gün bir rüya gördü. Tann tarafmdan gelen bir haberci göründü ve münzeviye pe§in-den gelmesini söyledi. £ok iyi kar?ilandiklan bir eve geldiler. Evin reisi onlara dedi ki,“bugün benim i?in büyük bir gün. Dü§manlarim benimle ban§ yapti ve dostluk i§areti olarak bana bu altin bardagi gönderdi.” Ertesi gün ayrildiklannda münzevi habercinin altm bardagi ta^idigim gördü ve kizgmlikla söylen-meye hazirlanirken haberci dedi ki, “dilini tut bunlar Tanri’nm yollaridir.” Kisa süre sonra bir ba§ka eve vardilar. Ev sahibi ya§h bir cimriydi, konuklan ho§ kar§ilamadi ve $eytan’m yam-na gitmelerini söyledi. Haberci “hadi buradan gidelim” dedi ve altin bardagi cimri adama verdi. Münzevi yine itiraz etmek üze-reyken haberci yine “dilini tut bunlar Tanri’nin yollaridir” dedi. Ak§ama dogru bir ba$ka eve vardilar, ev sahibi 90k üzgündü 9ünkü bütün 9abalarma ragmen §anssizhk yakasmi birakmiyor-du. Haberci “Tann yardimma gelecektir” dedi. Ve aynlirken de evi ate§e verdi. “Dur” diye bagirdi münzevi haberci yine “dilini tut bunlar Tanri’nin yollaridir” dedi. Ü9üncü gün melankolik, küskün bir adamin cvine geldiler. Bu adam 90k sevdigi oglunun di§mda hi9 kimseye iyi davranmiyordu. Ertesi gün ayrilirlarken adam onlara “ben sizinle gelemem ancak oglum köprüye kadar sizinle gelecek, ona dikkat edin” dedi. Tanri’nin habercisi “Tan-n onu korur” diye cevap verdi. Köprüye geldiklerinde aniden 90cugu nehre atti. Münzevi “seni iki yüzlü §eytan, bunlar asla Tanri’nm yollan degildi..” diye bagirdi. O anda haberci zaferle panldayan bir melege dönü§tü. “Beni dikkatle dinle, 0 bardak zehirliydi dolayisiyla dost adamin haya-tmi kurtardim, ancak cimri 0 bardaktan i9erek ölüme gitti. Fakir adam evini tekrar in§a ederken gizli bir hazine buldu ve kalan günlerinde muhta9 olmayacak. (^ocugunu nehre attigim adama gelince o bir günahkärdi, oglunu onunla biraksaydim SU9IU ola- cakti. Oglunu kaybetmek babayi pi$manhga sevk edecek. Ve pocuk ise oldugu yerde 90k rahat. Dolayisiyla akla ait bir §ey ve Tann’nin adaletini görmü§ oldun. Bundan böyle O’nun sirlari-mn önünde egilmen gerekir.” Söyledigim gibi ben pocukken bu öykü 90k iyi bilinirdi. Bunun gibi öyküleri 90cukluklannda okuyan insanlar Tann’nin ne ya-pabileceginden veya ne yapamayacagmdan §üphe etmezler. Tann’nin yollarmi anlayamayacagimizi bilirler. Yolumuza münzeviye oldugu gibi bize bazi §eyleri izah edecek bir melekle muhtemelen hip kar§ila$mayacagiz. Bizler sadece karanhkta el yordamiyla aranmaya ve Tanri’nm yollarmi anla-yamayacagnmz gerpegini kabul etmeye devam edecegiz. Tann, Ye$aya peygamberin agzmdan dedi ki: “Benim dü?ünce-lerim senin dü§üncelerin degildir, senin yollarm da benim yolla-rim degildir. Göklerin dünyadan yüksek oldugu gibi benim yol-larim senin yollarmdan ve benim dü§üncelerim seninkilerden daha yüksektir.” Büyük peygamber kendi kendine §öyle dedi: “O’nun anlayi^im kimse ölpemez.” Bir Hristiyan §air de §öyle yazar: Tann esrarli bir yoldadir O 'nun meraki yapmaktir O adimlarmi denizlerde atar Ve firtwalara biner Ölgülemeyen derin madenlerde Becerisini hig kaybetmez O 'nun parlak düyünceleri hazinedir O kendi yolunda gider Zayif duygularla Tann ’yi yargüama Ve O 'nun lütfuna giiven Qatik kagli göriintünün ardinda Gülümseyen bir yüz saklar Kör inangsizhk tabii ki hatadir O’min iglerini incelemekyararsizdir Tann kendini anlatir Ve her geyi agik eder. Hristiyanlar Beklemeyi Bilir Olayin ger9egi $udur ki, zor sorularimizin «pogunlugu burada, ,yeryüzünde yanitlanamaz. $unu kabul etmeliyiz ki, “O’nun dü-$ünceleri bizim dü§üncelerimiz degildir.” Fakat biz Hristiyanlar her zaman karanhkta el yordamiyla yürüyüp gitmeyecegimizden eminiz. £ünkü ebediyette bütün bu rahatsiz edici sorular cevap-landirilacaktir. §u resim bimu izah edecektir: Eger bir acem halisinin ters tarafini incelerseniz bütün görebileceginiz dügüm-lerin apikpa amapsiz uplaridir. Ancak hall ters pevrildiginde mükemmel bir tasarim ortaya pikar. I§te o zaman bu apik kar-ma$a i^ersindeki harika sirayi görürsünüz. Bu ya§h dünyada hayat halisinin sadece ters tarafini görebiliriz. Her §ey 90k karma§ik ve sa9madir. Ancak cennette dogru tarafa hayran olabilecegiz ve o zaman Tanri’nm hayatimizi ne kadar akilhca ve yöntemli olarak ?ekillendirip planladigim görmekten mutlu olacagiz. $u andaki durumumuzda geceleyin ara9 kullanan birisine benzi-yoruz. Karanhk, manzarayi gizlememi? olsaydi i9inden ge9ip gittigi araziden zevk alabilirdi. $u anda görmekten mutlu olaca-gi hi9bir manzarayi tasarlayamamaktadir. Ancak farlari sayesin-de yine de ara9 sürecek kadar i$igi bulunmaktadir. Biz Hristiyanlar’in bilmck ve anlamak istedigimiz pek 90k $ey bulunmaktadir. Tanri’nm yollanni anlamak, Tanri’mn neden $unu veya bunu yaptigim izah edebilmek isterdik. $eylerin 90-gunlugu bizlerden gizlenmcktedir. Fakat Tann bize yolu bula-bilmemiz i9in yeterince i§ik vermi$tir. O’nun sözleri, Eski Ant-la§ma’daki kanun ilc Yeni Antla§ma’daki Isa’mn kutsal sözleri, bizi ebedi hedefe götürecek yolun yeteri kadarmi göstermekte-dir. Cennete ula§tigimizda güne$ bizim i9in dogacak. Ve o zaman bizler yolumuzun saginda ve solunda ne oldugunu a^kfa göre-bilecegiz. Dünyada bizden gizlenmi§ olanlan ke§fedecegiz. Ve “Tanri’mn bütün bunlara neden izin verdigini” anlayacagiz. §imdi Hi^bir Cevap Alamaz miyiz? £ok büyük bir soru sorduk: Tanri bu gibi ?eylere nasil izin ve-rebilir? Her §eyden önce kutsal Tanri ile bir insanla konu$tugumuz Gebilde konu$maya hakkimiz olmadigini göstermek zorundayiz. Bir ki?i hesaba fekilebilir fakat Tann pekilemez. Bir §ahis hak-siz bir harekette bulunabilir, ama Tanri asla haksizhk yapmaz. Bir ki§i analiz edilip anla$ilabilir. Tanri bunun üstündedir. Bütün bunlann miimkün oldugu kadar a?ik ve basit §ekilde ifa-de edilmesi gerekir. Ancak, zemini netle§tirdikten sonra §u so-ruyu daha öncekinden 90k daha ciddi olarak soracagiz: Tanri bu gibi $eylere neden izin vermektedir? Ve bunun cevabi Kutsal Kitap’ta bulunmaktadir: Sorun insanin bunu duymak istememesidir. Bu soruyu sormasmin nedeni ilk a^amada Tanri’yi haksizhkla su9lamakti. Yine de Kutsal Ki-tap’in cevabi rolleri degi?tirir ve bizleri sanik sandalyesine otur-tur. Her Felaket Bir Uyan ve Bir Dikkat £ekmedir Kutsal Kitap yazari Luka durumun tarn merkezine temas eden bir bölüm aktarmaktadir. Yeni ortaya 9ikan siyasi bir baski ne-deniyle kizgin ve ne yaptigmi bilmez durumda bir grup insan bu durumdan isa’yi haberdar etmek i9in ziyaretine gelirler. Ku- düs’te geleneksel bayramlardan birisi kutlanmaktadir. Tapmakta kurbanlar sunulmaktadir. Bu gibi durumlarda hep oldugu gibi binlerce Yahudi basjkentte toplanmi§ ve Roma garnizonu alarma gefmi^tir. Bu özel durumun sonucu olarak ciddi bir kavga ?ikar. Buna neyin sebep oldugu ise a?ik degildir. Ancak öyle anla^il-maktadir ki bagimsiz Celile bölgesinden gelen bazi adamlar Romali askerlerin dikkatini ?ekmi§ ve kavga 9iknn§tir. Ve Celi-leden gelenlerden 90k sayida insan vah^ice katledilmi§tir. “Tann böyle bir $eye nasil izin verebildi?” Isa’ya durumu anla-tan insanlar i9in soru inamlmaz düzeyde ger9ektir. Sadece bir-ka9 gün öncesinde bir ba§ka felaket Kudüs’ün sakinlerini üz-mü$tür. Kahn duvarli yüksek bir kule yikilarak harabesi altinda on sekiz ki§i gömülü kalmi^tir. Orada kalplerin 90gunlugunda “Peki Tann?” sorusu vardir. Bazi teolojik bilimlcrin §üphesiz cevabi vardi: “Bu kayiplar günah-kärdi ve Tanri onlari böyle cezalandirmi§ti!” Ancak Isa bu a9iklamayi reddetti. Bizlerin Tanri’mn hareketle-rini öl9emeyecegimizi 90k a9ik bir §ekilde göstermi^tir. Ve her-kesin sirtindan a§agi soguk terler döktüren bir §ey söyledi. Söy-ledigi §ey bazilarimn agzini kapatirken bazilarim isyan ettirmi?-ti: “Tövbe etmezseniz sizler de kaybedeceksiniz” diyordu ki, her bir §anssizhk sirlarla 9evrili olmakla birlikte Tanri’mn bir uyari-sidir ve O’na kar$i olan dünyaya verilen bir ikazdir. Bu alarm sinyallcri ya?amsal düzeyde gereklidir. “Ben Tanri’yim, senin Tanrin... benden ba?ka hi9bir Tanrin olmadi.” Bu Tanri’mn hayatlanmiz i9in verdigi emirdir. Peki, biz 0 konuda ne yaptik? Paramiz, arabalarimiz, i§imiz, saghgi-miz, 90cuklanmiz hepsi hedefimiz oldu. Bunlara hizmet ettik. “Mübarek günü unutma, onu hep mübarek tut!” Tann’ya ayira-cak hi9 zamanimizin olmadigi bütün haftalan, aylan ve yillari dü?ün! “Babana ve annene saygili ol.” Bugün büyüklerimize saygili olmanin esasmi anlayabüiyor muyuz? “Öldürmeyeceksin.” Bizim neslimiz insan hayatma ne kadar deger vermektedir? Bu konuda hip kimse masum oldugunu id-dia edemez. £ünkü Kutsal Kitap der ki, “karde$inden nefret eden ki§i katildir.” Eger bu dogruysa, evlerimizde ve iplerimizde kap tane gizli cinayet i§lenmektedir? “Zina yapmayacaksm.” Kap evlilik yikildi, bozuldu, harap oldu! Bizler Tanri’nm emirlerini ciddiye almak yerine sanki eski mo-daymi§ gibi namusla alay ediyoruz, “cinsel zorluklardan” “ken-dimizi baski altinda tutmak istememekten” bahsediyoruz. “(^almayacaksm.” (^almak, ödünp aldigm kitaplan geri verme-mekle ba§lar. Eger haksiz yere edindigimiz bütün raallarimiz piglik atabilseydi evlerimizde ne kadar 90k gürültü olacakti. “Kom§un hakkmda yalanci §ahitlik yapmayacaksm.” Bu emir hakkmda ne yaptik? Genei ve özel hayatlar iftirayla zehirlendi. Bir insan bir digerini yalanlara sürükler. Ya kiskanphga ne de-meli? Siyasi hayatm esas te$viklerinden birisi degil mi? isa ne söylemi§ti? “Tövbe etmezsen sen de kaybedeceksin.” Tanri günahlanmizdan armalim, hayati ve kurtulu§u bulalim diye oglunu verdi. Peki bugün insanlar Tanrfnm bu hediyesini ne yapiyor? O’nu reddediyor. O’nunla ba§a pikamayacagi ipin ne yapacagmi bilmezden geliyor. Tanri’nm bu §anssizliklara nipin izin verdigini sormaktan vaz-gepmeliyiz. Akilli olup O’nun uyardanni dinlemeli ve tövbe etmeliyiz. Zor Bir Tanri mi? Biri pikip diyebilir, “anladigim kadariyla eger bütün trajediler Tann’nm uyanlan ise 0 halde bunlari gönderen Tanri’dir ve dolayisiyla bunlardan o sorumludur.” Bir ölpüde buna katihyo- rum. Kutsal Kitap’ta insam dehgete dügüren bir ayet vardir, der ki, “bir gehre felaket gökerse bunun nedeni Tann degil mi?” Essen’in ilk kez bombalandigi ölümcül geceyi daima hatirlanm. Yanmakta olan evimde sikigip kaimigtim. Etrafimi alevler ge-virmigti. Yangim söndürmenin higbir yolu yoktu bütün su boru-lari patlamigti. Tamamen umutsuz kaldigim bir sirada birden peygamber Amos’un gu sözünü hatirladim, “bir gehre felaket gökerse bunun nedeni Tann degil mi?” Üzerime büyük huzur göktü. insanlarm veya tesadüflerin eiine teslim edilmemigtim. Efendimiz Mesih isa’nin babasmm elle-rindeydim. Ondan sonra Tann kavramimizm genellikle yanlig oldugunu hissettim. O’nun hakkmda kendimiz igin ters yönde olugturdu-gumuz fikirlerden vazgegmemiz ve TanrTnm bizlere kendisinin ifga ettiklerine sanlmamiz gerekir. Bizim Tann kavramlarimiz bulamk, gocuksu, aptalca ve gok yüzeyseldir. Tann bizim hayal ettigimiz “iyi ihtiyar, büyükba-ba” degildir. Bizim tasarlamig oldugumuz Tann dügüncesi ger-gege uymadigmda ilk yaptigimiz gey Tann’yi diglamaktir. Yine de Tann hakkmdaki yanlig kavramlarirmzdan vazgegmemiz mümkün olsa bile TanrTnm kendisinden vazgegmemiz (O’nun bizden vazgegebilecek olmasma ragmen) mümkün olma-maktadir. Kutsal Kitap’m neresinde TanrTnm kendi adina “iyi efendi ol-mak” geklinde gahitlik ettigi yazihdir ki? O kitapta onun “deh-getli bir Tann”, “kiskang bir Tann” “gizli bir Tann” oldugu yazmaz mi? Kutsal Kitap O’nu kükreyen bir aslanla kiyasla-maktadir: “Efendi Sion’dan kükremektedir.” Yeni Antlagma’da ise, “Varolan TanrTnm ellerine dügmek korkung bir gey” diye yazihdir. Bütün ögretmenlerden daha bilgili olan isa aym gekil-de der ki: “Vücudu öldüren ancak ruhu öldüremeyenlerden korkmaym. Daha ziyade cehennemde hem ruhu hem vücudu öldürenden korkun.” Kutsal Kitap ayrica Tann korkusunun aklin ba§langici oldugunu da belirtir. Ve bizler Kutsal KitapTn gelecekteki olaylan a^ikla-yan son kitabi olan Vahiy’i okudugumuzda Tann’yi “ihtiyar güzel büyük baba” ile kiyaslama konusundaki bütün arzularimiz bizi tamamen terk eder. £ünkü Tanri’nin müthi§ sert ve aym zamanda adaletli olabildigini ke§federiz. Tann adaletin ta kendi-sidir. Verdigi cmirlerinin ardmdan kiskanphkla bakar. Bu bizlere 90k sert mi görünüyor? Evet, i§in ash bu! Tann bizim kavramlarimizdaki Tanri’ya uy-maz. Tarn aksine Tann gerpegine kendimizi ayarlamak bize bagli olan bir $eydir. Son yargilamada, Tann korkusu olmayan insan bedelini kendisi ödcyerek Tanri’nin ne kadar deh$etli ola-bilecegini görecektir. $üphesiz bazi insanlar son yargilamaya inanmadiklarmi söyle-yeceklcrdir. Bizler onlara, bunun 90k fazla fark etmedigini söy-lemeliyiz! Kimin hakli oldugunu bekleyip görmek i9in 90k za-maninuz var: inan9sizlik taklit9isi mi yoksa Tanri’nin ebcdiyet sözü mü. Bu söz bir yargilamamn olacagim beyan etmcktcdir. Bu dünyadaki bütün felaketler bunun bir habereisidir. Kutsal Kitap’ta $u cümle vardir: “Senin kötülügün seni cezalan-diracak, senin sapkinligm seni paylayacaktir. O halde her $eye kadir Tann, Efendin, der ki, Tanrin’dan vazge9ip benden kork-madigmda kötülük ve acimn senin i9in oldugunu gör ve kabul et.” Bunu dünya bir bütün olarak ve her bir birey ki§isel olarak ya§ayacaktir. Tann bu gibi §eylere nasil izin vermektedir? Bu soru Tann hak-kindaki yanh§ bir kavrama dayanmaktadir. O’nun oglunu dünyaya göndermesinin nedeni budur. Tanri’nin oglunun 9armihta bizim i9in ölmü§ olmasimn nedeni budur. Tann’nm isa’yi diriltmesinin nedeni budur. Bizim bugün “Tanri’nin ogluna sahip olan ya?ama sahiptir” diyebilme nedenimiz budur. Bize sunulmu§ bulunan bu kurtan^i kabul etmek ve her §eye kadir Tanri’nm focuklari olmak bize kalmi? bir §eydir, o 9oeukIar ki artik O’ndan korku duymalarma gerek yoktur, 9Ü11-kü günahlan affedilmi§tir. Tanri bizlerin kurtulu§unu ister. “Bana dönün ki hepiniz kurtari-lasimz, 9ünkü ben Tanri’yim ve ba§ka Tann yoktur” sözleri ile ve hayatm üstesinden gelinen olgulari ile bizleri lsitmasmin nedeni budur. Kutsal Kitap $unu beyan eder “Tanri sevgidir.” Ancak O’ndan bir tür saldirgan olmayan “iyi Tanri” ?eklinde bahsetmek ise bamba§ka bir $eydir. Bu müthi? ger9ek beni, 90k zor durumda bulundugum bir sirada etkilemi?ti. Vakit ak§amdi ve kötü talihli bir yerde bulunuyor-dum. Bir önceki gün §ehrimiz Essen agir bi9imde bombalanmi$-ti. Bir hava saldmsi sigmagi yikmtilardan temizlenip cesetlerin 9ikartilmasi henüz tamamlanmi$ti. Orada etrafimda 90gunlugu-nu tanidigim yetmi§ insan yatiyordu. Ya$lilar, gen9 anneler ve 90cuklar hepsi sava$m sillesini yemi^ti. Ya §u sevimli kü9ük 90-cuklar! Bogulmu§, par9alanmi§ ölmü$ olarak yatiyorlardi. Hayallerimde 90cuklann 9i9eklerle kapli bir 9ayirda oynadikla-nni görebiliyordum! Kalbim 9iglik 9igliga “9oeuklar bu ?ekilde büyümeliydi” diyordu, “orada ölü olarak yatmamahydilar.” Sonra kalbimdeki eski 9iglik fi§kirdi. “Tanrim sen neredeydin? $imdi neredesin? Böyle bir $eye nasil izin verebilirsin?” Yanit yoktu. Sadece ak§am rüzgäri i9ersinde duyulur duyulmaz bir ku§ sesi geldi. Aninda aklimda bir yildirim 9akti. (^armihta Isa’yi gördüm. “Tann dünyayi 0 kadar 90k sevdi ki, kendisine inananm kay-betmeyip ebedi hayati bulacagi yegane ve tek oglunu ona gön-derdi.” (^armih gözümün önünde bir tür i§ik gibi bu günahkär dünyada yer alan Tann sevgisinin bir feneri gibi göründü. Tanri’mn yollanni anlamiyorum. Tann’nm dünyadan nasil “vazgeyebilecegini” gördügüm zaman deh^ete dü$üyorum. Fa-kat isa’nm yarmihindan bir i§ik dcmeti ?ikmaktadir. Orada Tan-ri’nin kalbini görüyorum. O bana oradan sevgisini gösteriyor ve sevgisiyle beni kendisine ?ekiyor. Bütün Bunlarm Amaci Nedir? Flaberlerde felaketleri duydugumuz zaman akla hemen §u soru gelir: Tanri bunlarm olmasma ni?in izin veriyor? Fakat i§in i?i-ne biz kari^tigimizda, bir ?ocuk kaybettigimizde, veya kötü bir rüzgär tüm hayatimizi silip süpürdügünde soru tamamen rahat-siz edici oluyor. Soru artik tamamen teorik olmaktan yikiyor ve i?imizde bir ate§ gibi yamyor: “Bu niyin ba§ima geldi? Tanri böyle bir §eyi bana nasil yapti?” Ve bir yamt alincaya kadar hi? huzur bulamiyoruz. Merle admdaki iri kiyim bir madenci bunu anlamamda yardimci olmu§tu. Iri ve gü?lü bir adam olup ne Tann’dan ne $eytan’dan korkardi. Ancak bir gün ?öken bir madende siki$ip kalmi?ti. Bacaklanna fei? indi. Bir gün kendisini ziyaret ettim. Evde tekerlekli san-dalyede etrafmdan birka? arkada$i ile birlikteydi. Beni kapida görünce büyük bir laf atti, “evet kilise müdavimi, kayalar üze-rime yikihrken senin Tanrin neredeydi? Hadi bütün bu sa?mali-ginla birlikte cehenneme git.” O Kadar hiddetliydi ki, tek bir söz edemedim ve agzimi bile a?madan orayi terk etmek zorunda kaldim. Ancak bazi madenciler ger?ek Hristiyanlar onunla ilgilenmeye ba§ladilar. Ona Isa’ya giden yolu, kurtulu? yolunu gösterdiler. Bu onda ?ok büyük degi$ikliklere neden oldu. Günahlan affe-dildi ve Tanri ile ban§ti. Bundan sonra bir gün onu tekrar ziya-rete gittim. Onu evinin önünde sokakta tekerlekli sandalyesinde oturur vaziyette buldum. Bu arada iyi arkada? olduk. Yamna, veranda ?ikintilarmdan birine oturdum. Yüzünde bana önemli bir §ey söylemek istedigi ifadesini fark ettim. Akabinde $unu söyledi “Bak, daha uzun ya§ayamayacagimi hissediyorum. An-cak §u anda, gözlerimi kapattiktan sonra nereye gidecegimi bili-yorum. Tanri’nin huzuruna piktigimda önünde diz ijöküp omur-garai kirdigi i9in O’na ?ükredecegim.” “Merle” dedim, “ne demek istiyorsun?” Gülümseyerek afikladi: “Eger bu kaza olmasaydi, cehenneme gidinceye kadar Tanri’dan uzakta, kötü ya§amima devam ede-cektim. Tanri beni ogluna, Mesih’e yönlendirmek ipin büyük tedbirler aldi. Evet zordu ancak benim iyiligim, ebedi kurtulu-§um iyindi.” Durakladi. Ve yava?9a dedi ki, “Cehenneme iki ayakli olarak girmektense cennete sakat olarak girmek daha iyidir.” Elini tnttum. “Merle, 90k zor bir okuldan ge9tin. Fakat bo?una olmadi. Dersini ögrendin.” Ve beraberce 90k kötü darbeler alan ancak Tanri’nin huzuruna yaptiklan i9in hesaba 9agnlmayan insanlari hüzünle andik. Üzerimize bir felaket geldiginde “Tanri böyle bir §eye ni9in izin veriyor?” diye dü?ünmek yerine “Bunun amaci nedir? Bununla bana ne ögretmek istiyor?” diye dü$ünmeliyiz. Ve sonrasinda yazarin yazmi? oldugu ilahiyi anlayabiliriz. Gegmek igin seni gagirdigim derin sularda §anssizhk nehirleri tagmayacak Qünkü dertleri kutsamak igin seninleyim Tanri yolundaki en derin sikintilarda seni kutsamak igin Yolun ategli deneylerden gegerken §iikranlanm, bütiin yetkinligim senin olacak: Alevler seni incitmeyecek, ben sadece cünfunu Tiiketip altinim rafine edecegim. Bir gün bir adam ihtiyar ve deneyimli bir HristiyanT ziyarete geldi. Maaiz kalmi? oldugu degi?ik deneyimlerden $ikayet etti. Daha sonra dedi ki, “Tanri neden bunu bana yapiyor? Bu gibi $eylere nasil izin verebiliyor?” Ihtiyar adam cevap verdi: “Sen hi? sürü halinde kuzu gördün mü?” Evet bazi kuzular özgür kalmak ister ve tpobandan ka^arlar. £oban da köpcgini arkala-rindan gönderir. Köpek havlar, kuzular korkar ve geriye fobanin korumasma dönerler. Görüyorsunuz ki aci 9ekmek de 9oban köpeginin oynadigi rolün aynismi oynamaktadir. 11k önce bizi korkutur. Ancak onun yegane amaci bizi Iyi (^oban’a Efendi isa’ya geri getirmektir. Dolayisiyla §ikayet etmek yerine dogru-dan Kurtaricmiza gidin. O zayif olanlan ve yükü agir olanlan rahatlatir. Üstesinden Nasil Gelebiliriz? $u andaki mevcut gcr9ege göre, bir inan9sizm hayatin gü9lükle-ri ile nasil ba$a 9ikabilecegini bilmiyorum. Böyle birisi bunlarla yüz yüze bile gelemez. Hayatindaki her §ey 90k yolunda gitme-lidir. Eger üzerine bir trajedi 9ökerse aci duymaya ba§lar ve hem Tanri’yi hem insam su9lamaya ba§lar. “Tanri bu gibi §eylere neden izin verir?” diye merak etmek yerine, Tanri’yi su9lamak yerine, zayif, di§lanmi?, kendi yolumuzu bulmakta kabiliyetsiz oldugumuzu kabul etmeliyiz. Bir insamn Isa olmadan ya§ayabilmeyi nasil becerecegini bile-miyorum. Ve ufuk karardik9a ve bu dünyada her daha fazla tehdit olu§tuk9a, isa’nin ilkesi gözlerini ebedi hedefe, 9agrilmi§ oldugu cennet kralhgina 9evirmeyi ögretir. Size ger9ek bir öykü anlatayun: Qok yillar önce önemli bir ma-den bölgesinde pastör olarak bulunmaktaydim. Bir ziyaret gü-nünde bir yil dönümünü kutlamakta olan bazi insanlarm evine gittim. $i?eler dolusu ipki elden eie ge9iyor ve herkes bagirip paginyordu. Fakat ben kapi e§iginde göründügüm zaman süku-net hakim oldu. Sonra bir adam haykirdi, “Hey, vaiz! O ne ya-piyor orada? Vaiz, sa9mahklarin bizi ilgilendirmiyor. Cenneti sana, sana ve ku$lara birakiyoruz!” “Nasil bir insansm” diye cevap verdim, “burada yutamayacagim bir ?ey var. Sana ait olmayan bir §eyden ne hakla vazge9iyorsun ki? Bir §ekilde ?unu hissediyorum ki, senin bana verecegin hi?-bir cennet yok! Bana öyle geliyor ki, senin yolun cennetten zi-yade cehenneme gidiyor. O halde bana ve ku§lara biraktigm nedir?” Adam utanmi$a benziyordu. Sonra haykirmaya devam etti “Ha-di oradan! Vaizler her zaman insanlara cenneti vaat ederek onla-n rahatlatir. Ve bahse girerim ki, sen de $u anda aynismi yap-mak üzeresin!” “Yanh§in var!” dedim. “insanlara haklari olmayan cennetin umudunu vermek gibi en küfük bir niyetim yok. Sizleri sadece cehenneme giden yolda devam etmemeniz i?in uyanp ve Isa’ya, Kurtanci’ya gelmeye davet edebilirim. O kendisini kabul eden herkese cennet vaat etmektedir.” Aptal olmayin... Ebedi hayat umudu, Isa’nin kendisini “kabul edenlere” bütün kutsiyet ifersinde vaat ettigi bir ayricahktir. inanhlar Tanri’nm bu gibi deneylere nasil izin verebildigini her zaman merak etmezler. Onlar diger herkes gibi katlamrlar. Bu aci ?eken dünyayi yapabildikleri öl9üde kurtarmaya 9ah§irlar. Fakat kendi yollannda katlanma yolunda ne?eyle devam ettik9e kalplerinde ilahinin §u sözlerini söylerler: Biitiin bilinmeyenlerin anahtan Tann ’dadir, Mutluyum günkii; Eger anahtar ba^kasmda olsaydt Ya da bana emanet edilseydi Uziiliirdiim. Yarinin dertleri burada olsaydi Hig dinlenmeden! Bence giiniin kilidini agardi Ve saatler gegip giderken derdi ki “Benim arzulanm en iyisidir” Görügümiin en aydinhgi Bana giiven verir; Bulanik yolumda el yordamiyla giderken Elini hisseder ve sesini duyanm “Yardimim kesindir” der Onun gelecekplanlarmi göremem Ama gunu bilirim ki: Gülümseyen yiizü bendedir Biitiin kutsiyetinin tepkisi Burada agagidadir Yeter bu biitiin arzulanmdir Ve artik dinleniyorwn O'nun gördiigiinii göremedigimden Ve ilgisiyle ebedi kutsanmig Olarak kurtulacagim. Nietzsche bir ?iirinde “Evi olmayan insan ne acilidir!” der. Tip-ki bu neslin acilari gibi: insan hayatin zorluklan ile hicpbir din-lenme veya korunma yeri olmadan kar§ila§mahdir. “Evi olmayan insan ne acilidir!” Bu ^agimizin özel bir trajedisidir. Gehn Mesih isa’mn ara$tirmasmi ciddi olarak yapalim. $öyle demi^ti “Babamm evinde pek 90k yer var.” Sizin igin bir tane aynlmasim ister miydiniz? Sevme Hakkimiz Bu konuyu ben zaten $öyle tanimladim: Sevmek günah midir? Söz konusu cinselliktir, bizi her zaman yakmdan ilgilendiren. Hemen konuya girmek istiyorum ‘Sevme hakkimiz.’ Bu konuy-la ilgili size ciddi ve önemli $eyler söylemek istiyorum. 1. Kar$i Konulmasi Gü$ Bir Istirap Tuhaflik i9erisindeki gerfek olan §udur ki, insanlarm bugüne kadar ya$amadiklari yalmzhklaridir. Halbuki bugüne kadar böy-le yakinla§ma da olmami§tir. Her ne kadar birbirimize yakin olsak bile, insanlar bugüne kadar ya§amadiklari bir yalnizhk iferisindedirler. On alti ya?indaki bir erkek tpocugu bana §unu söylemi?ti: ‘Be-nim kimsem yok!’ Cevabim: ‘Sa9malama! Senin bir baban var!’ ‘Ah o ihtiyar, bunak!’ diye cevap verdi, ‘ögleden sonra saat be? gibi eve geliyor, biraz kiziyor, yemek yiyor ve tekrar 9ikiyor.’ ‘Peki annen?’ ‘Ah onun 90k i§i oluyor, benimle ugra$acak vakti olmuyor!’ ‘Ya senin i§ arkada$larm?’ ‘Onlar sadece i§ arkada?-larim! Kimsem yok, derdimi anlatacagim.’ Bunlari bana on alti ya?mdaki bir erkek 9oeugu anlatmi$ti! Ama bu tür yalnizhk sadece 90cuklarda olan bir $ey degil. Kadmlarda 90gu zaman kocalannin yaninda yalnizhk i9erisinde ya§arlar, aym duygu kocalar i9in de ge9erli olabilir. Kocamn hi9bir fikri yoktur, kari-simn neyle ilgilendiginden ve kadinin da hi9bir fikri yoktur, kocasmin neyle ilgilendiginden. Ve bunun adi da evliliktir. Böy-lece de yalmz ya?amaya devam eden insanlar oluruz! Zamammizin filozoflari insanlarm ya$adiklan yalmzhktan bah-settiklerinde yogun bir ilgiyle kar$ila$iyorlar. Insan bu yalmzhk-tan kurtulmak i9in haykinr gibi olur. Ve görüyorsunuz ki: Yal-mzliktan kurtulma özlemi, hayatimizm cn etkin gücü olan cinsel güdü ile birle?mektedir. Ve böylece de hakimiyet kaybolmakta-dir: On alti ya§indaki bir erkek focugu onu yalnizhgindan kur-tarmasi i9in kendisine bir kiz arkada§i arar. Karisi ile ya$adigi halde yalmz olan bir erkek, onu belki de bu yalnizhgindan kur-tannasi ümidiyle sekreteri ile beraber 9ikar. Gen9 bir erkek ög-renci, bir üniversitede 11000 veya 20000 ögrenci arasinda ve yapayalniz oldugu, kendisine arkada^hk edebilecek bir kiz ög-rencinin yanina siginir. Yalmzhktan kurtulma özlemi en etkin gü9 olarak bilinen cinsel güdü ile birle$ir, birle$im sonucu, cin-selligin ön planda oldugu bir dünyada ya$amamizdir. Bir ger9ek olan, insanlarm yalmzhklarindan kurtulmak i9in cinscllik arayi-?ma girmeleri, ticaretle ilgili insanlarm yaranna olmaktadir. Ömegin film yapimcilan ve roman yazarlan. Yani: En asgari bir yatak sahnesi olan film! En asgari bir zina davasi ge9en kitap! Ve bizler diger insanlarm flört ettiklerini, birbirlerini tavladikla-rim ve sevi§tiklerini seyrettigimizde hayatin 90k mükemmel oldugu duygusuna kapihriz. Son zamanlarda bir gen9 kiz bana dedi ki: “Pastor, bizim ebe-veynlerimizden farkli degerlerimiz bulunmaktadir. Bizim yep-yeni ahlaki kistaslarimiz var.” Bunu i§ittigimde neredeyse §ap-kam (tabi olsaydi) kafamdan U9acakti. “Efendim bayan?” Ancak bir pastör olarak büyük bir $ehirde benim bulundugum kadar bulunmu§ olsaydmiz böyle bir konu$maya asla inanmazdimz. Tecrübelerime dayanarak biliyomm ki bu iddiah dil sadece gös-teri yapmak i9indir. Bunun gerisinde gölgeli a?k ili§kileri olan ve sorunlan ila ba§a 9ikamayan gen9 insanlarm; konulari örtbas etmeye 9ah$an veya ayrilan evli 9iftlerin dayamlmasi gü9 olan zorluklan yatmaktadir. Evet burada dayamlmasi gü9 bir zorluk söz konusudur. Ve bunun hakkmda hepimiz bir §eyler biliyoruz. Ben diger insanlardan degil sizden ve kendimden söz cdiyorum. Yillar önce, Lippe yakmlarmdaki kü?ük bir kasabada aym ko-nuda bir konu§ma yapmi§tim. Bu toplanti sadece gen? insanlara a?ikti. Salona adim attigim zaman kendi kendime $unu söyle-dim: “Ne bi?im yere giriyorsun burasi sanki cehenneme benzi-yor” Erkekler, kizlar ve böylesine agir bir sigara dumani! Erkek-lerden bazilan da beraberlerinde viski getirmi§lerdi. Kizlardan birka?i erkeklerin dizlerinde oturuyordu. “Yani burada konu?-mak zorunda miyim?” diye dü$ündüm. “Evet ihtiyar dostum fazlasiyla cesarete ihtiyacm var.” Sonra konu§maya ba§ladim: “Cinsei ya?antimizda kalbimizi kirabilecek zorluklar ya§ayabili-riz.” Sanki o anda birisi i§ik yakmi? gibiydi. Yine de er-keklerden birinin dizlerindeki kizi derhal indirdigini görebili-yordum. Kendisine dokunulmu$tu. Bütün salonda ölüm misali bir sessizlik olmu?tu. $öyle dü§ünmeden edemedim “ilk baki?ta herkes ?ok mutlu görünüyor. Ancak bu ger?ekten hakli oldugu-mu gösteriyor. Cinsel ya§antimizda kalbimizi kirabilecek zorluklar ya$ayabiliriz.” 2. Bu zorluk Nereden Kaynaklanmaktadir? Bu zorluk dogru ile yanli? arasindaki farki bilmememiz ger?e-ginden kaynaklanmaktadir. Ahlak hakkmda yeni dü§üncelerimiz varmi? gibi yapiyoruz. Ancak §unu unutmamahyiz: Günah bir efsane degildir. Günah i§leyip yanli? bir §ey yaptigim her zaman vicdamma bir agirlik ?öker. l§te bu bir ger?ektir! Maalesef, artik neyin dogru neyin yanh§ oldugunu tarn olarak bilemiyoruz. Size ?ok sivri birka? soru sorayim, evlenmeden önce cinsel ili§kide bulunmak dogru mu yoksa yanli? mi? Eger evliliginiz yolunda gitmiyorsa, zina yapmak bir ihtiya? mi yoksa bir kötülük mü? Ya da erkekler veya gen? delikanlilar arasindaki homoseksüellik günahkärhk mi yoksa hakhlik mi? Lezbiyenlik günah mi degil mi? Mastürbasyon yapmak dogru mu yanli? mi? Veya bo§an-mayi istemek dogru mu yanh§ mi? Özetlemek gerekirse, yanli? nedir ve dogru nedir? £ektigimiz zorlugun nedeni budur. Binlerce kitap bizleri cinselligin dogru-luk veya yanli$hkla hi?bir ilgisi olmadigina inandirmaya ?ah§-maktadir. Bu nedenle soru sorulmami^tir. Kötü bir arkada? ol-mak kötüdür. Ancak bize söylenen cinselligin iyi ve kötü olarak addedilmenin di§inda kaldigidir. £agda§ filmleri eie alahm, ömegin yakin ?ekimde bir öpü?me görürüz; daha sonra perde iner ve perdenin arkasmda bir birinin kollarinda gölgeler görürüz. Bu tür bir sahne filmin sadece bir par?asidir. iyi veya kötü §eklinde bir soru yoktur. Degil mi? iyi nedir, kötü nedir? Gen? bir adam olarak aniden nasil i?igi gördügümü 90k iyi ha-tirhyorum. iyi ve kötü arasmdaki farki söylcycbilirim. Sonra ?u soru beni rahatsiz etmeye ba§ladi, “neye izin verilebilir ncye verilemez?” Fakat bu soruya ge9erli bir cevap vermeden önce ilk olarak $unu sormahyiz: “Neyin dogru, neyin yanli? olduguna son olarak kim karar verir?” Bir gün gen? bir ?ift beni görmeye geldi. Kadin kolay tipli, yü-zünde kabuk gibi makyaj olan biriydi; erkek pannaklari nikotin lekesi i?inde dengesiz oldugu a?ik?a görünen biriydi. Onlara dedim ki, “en azindan ne oldugunuzu biliyorum, bu olduk?a a?ik” kiz cevap verdi: “Fakat pastör bunda yanli? bir §ey yok ki” ben de §öyle dedim: “Bir saniye bunda yanh§ bir $ey olup olma-digim söyleme hakkina sahip olan kimdir?” Evet, neyin iyi neyin kötü oldugunu bize kim söyleyecek? Kilise? Hayir onun direktiflerine ba§ egmezdim. Ben gen?ken kilisenin ve pastörlerinin hayatim üzerindeki yetkilerini asla tammazdim. Ve §u anda bende onlardan birisiyim. Neyin iyi neyin kötü oldugunu söyleme hakkina sahip olan kimdir? Jane Flala? Kendi viedamm? Bazilan der ki, “i?imdeki o kü?ük sesin talimatlarim dinlerim.” Öyleyse neyin iyi neyin kötü oldugunu söyleme hakkina sahip olan kimdir? §u anda 90k kritik bir noktaya gelmi§ bulunuyoruz. Eger bu dünyamn hakimi olan ger9ek bir Tanri varsa o halde neyin iyi neyin kötü oldugunu söyleme hakki O’na aittir. Eger Tanri yok-sa size dogru görünen her hangi bir §eyi yapabilirsiniz. Ve eger durum böyleyse, Jane Hala’ya bile uymaniz igin her hangi bir neden göremiyorum. Bu sorunla kar§ila§tigmda her ki§i kendi-sine §u soruyu sormahdir: “Bir Tanri var mi yok mu?” Deh^etli §ekilde ahlaksiz ya^ayan insanlar tanirim, onlar bile “Tanri’ya inamrim” derler. £ok sa9ma! Eger bir Tanri varsa, cinsellik konusunda da söyleyecekleri var-dir. Aklim ba$ma toplamak zorundasm. Tanri’yi ya§amindan pikarabilirsin. Ancak ondan sonra kendi sepimine tabi olursun. Kendini 45 ya§ma kadar “Tanrisiz ya$amak istiyorum” deyip, zaten daha sonra ya?lanmca dindar olma dü§üncesinin üstüne pökecegini sakin hayal etme. I§e yaramaz! Kutsal Kitap der ki: “Tanri’yi bulunabildigi zaman ara” ama “senin uygun oldugun zaman” demez. Öyleyse tekrar ediyorum: Eger Tanri yoksa size dogru görünen her hangi bir §eyi yapabilirsiniz. Fakat Tanri varsa neyin dogru neyin yanh§ oldugunu söyleme hakkina sahip olan yalnizca O’dur. Bu mantikh degil mi? Diyorum ki Tanri vardir, ve gerpektir. Bundan nasil emin oldu-gumu soruyorsaniz cevabim §udur: “^ünkü O kendisini Isa’da göstermi^tir.” Bunu anlamamzi istiyorum. Isa dünyamiza gel-mi§tir, bunun di§mda Tanri hakkindaki her türlü farksizhk veya ?üphecilik sadece cehaletten veya kötü niyetten kaynaklanir. Tanri vardir ve Tanri var oldugu ipin neyin dogru neyin yanli? oldugunu karar verme hakkina sahiptir. O’nu ya§ammdan 91-karmaya karar verip, “bizim farkli ahlaki ilkelerimiz var!” diye-bilirsiniz. Fakat sizi temin ederim ki bir gün Tanri’nm huzuruna 9ikmak ve ya§ammizm hesabmi vermek zorunda kalacaksimz. Aslinda, Tanri’nin neyin dogru neyin yanli§ oldugunu karar verme hakkina sahip kabul etmek büyük bir kurtulu§tur. Ve O’nun sözü Kutsal Kitap bunu a9ik9a ifade etmektedir. Bir de- fasinda adamin birisi bana ?unu sordu “Peki Kutsal Kitap bütün bunlardan bahsediyor mu?” “Evet” dedim. “Tann cinsellikte neyin dogru neyin yanh§ oldugu ilc ilgili olarak 90k kesin emir-ler vermektedir.” Beni anlayabildiniz mi? $imdi $unu sormahyiz “Tann cinsellik hakkmda apikpa ne söyler?” Kutsal Kitap Tn bu konudaki ögretisini özetlemeye pah^ayim. 3. Tann Ne Söyler? a) Tann cinselligi onaylar Tucholsky $iirlerinden birisinde $una benzer bir §ey yazmi$tir: “Ben belimden kafama kadar Hristiyan, belimden ayaklanma kadar dinsizim.” Ne kadar sapma, Kutsal Kitap der ki “Tann insani yaratti, onlari erkek ve di§i olarak yaratti.” O bizleri cin-selligimizle birlikte yaratti. Bu nedenle onun hakkmda apikpa konu§abilirim. Bu bir tabu degil. Tann beni, seni ve bütün erkek okuyuculan erkek olarak yaratti. Öyleyse erkek olalim, sadece kukla degil. Ve siz bayanlar, O sizi kadin olarak yaratti. Öyleyse kadin olun! Bazi kadinlann talihsizce erkek gibi olma veya bazi erkeklerin kadin gibi olma pabalan hip §üphe yok ki hastahk belirtisidir. “Tann insani yaratti, onlari erkek ve di§i olarak yaratti.” O üpüncü bir eins yaratmadi! Tann cinsiyetlerimizi onay-lamaktadir, öyleyse bunu zorlamamahyiz. Benim bir erkek veya bir kadin olmamdan kaynaklanan gücü ta yaradih§a kadar takip edebiliriz. Ancak bizler bir dü$kün yaradih? ipersinde ya?iyoruz. Dünya Tann’nin elinden piktigi günlerdeki dünya degil. Cinsel ya?an-timiz özellikle tehdit altindadir. Bu nedenle Tann onu korumak ipin tedbirler almaktadir. b) Tann cinselya§antimizi evlilikle korumaktadir Tann cinselligi onaylar ve onu evlilikle korur. Evlilik sadece bir toplumsal anla?ma degil aym zamanda bir Tanri kurulu?udur. Bu konuda önemli bir kitap yazmi? olan Amerikah bir ruh bi-limci bunu teyit etmektedir: “Bu konuda Kutsal Kitap’ta okudu-gumuzun derinligine e?it hipbir ?ey yazilmarm?tir ‘Tanri insani yaratti, onlari erkek ve di§i olarak yaratti.’ Ben Hristiyan degi-lim. Ama bir ruh bilimci olarak evliligin tamamen ihtiyacimiz olan ?ey oldugunu söylüyorum.” Evlilikte ?üphesiz sadakat var-dir. Pek 90k Hollywood yildizlarmda oldugu gibi yedi, sekiz, dokuz veya on evlilik degil! Bu tür evliliklerin neslimizin 91I-ginhginin belirgin i?aretlerinden biri oldugu ger9ektir. Bu derin karma?a halimizi göstermektedir. Tanri evlilik kurumunu olu§-turmu?tur ancak bu evlilik a?k ve sadakat ile belirlenmi?tir. Öyleyse evlilik nasil bir §ey olmalidir. Bayanlar, iyi bir e? ol-mak ipin kocaniza güzel yiyecekler yapmaniz ve dügmelerini dikmeniz yeterli degildir. Erkekler, karmiza ev 9ekip 9evirme parasi verdiginizde görevinizi yaptiginizi zannetmeyin. Tan-ri’nin planina göre, evlilik her iki tarafin yalmzhklarini payla?-masi demektir. Siz evli olanlann evliligi bu türden mi? Degilse, konuyu birlikte konu§arak “Bize ne oldu? Evliligimizin bizi yalnizliktan kurtannasi gerekirdi!” diye sormahsiniz. En ba§ta, Tanri dedi ki “Erkegin yalniz olmasi ho? degil. Ona uygun bir e§ yaratacagim.” Bunu anlamaya 9ali?m. O sizleri smirlandiril-mi?tan kurtarmak istedi. Sizlere birka9 anekdot aktarayim. Ben kügük bir 9oeukken kiz karde?im ile bana Stutgart’daki bir evlilik törenine gitme izni verildi. Bir dügüne ilk gidi?imdi ve her ?ey olaganüstü ilgin9ti. Kiliseye bir arabayla gittik, ve otelde dügün yemegi verildi. Mönüdeki son yemek “buz bombasi” idi. Kiz karde?im ve ben masanin sonuna oturtulduk, ve sabirsizhkla “buz bombasinm” gelmesini bekledik. Fakat gelmesi 90k uzun sürdü, 9ünkü amca-lar birbiri ardindan söz ahyorlardi. Fena halde sikilmi?tik. Fakat konu?malardan bir tanesi hafizamda yer etti. Amcalanmdan birisi akilli görünmeye 9ah?arak yüksek sesle “Bayanlar ve Bay-lar, cennette iki sandalye oldugu söylenir; bunlar evlenmeyi bir an bile reddetmemi§ olan ^iftler i?in ama?lanrm$tir” diyerek devam etti “ancak bugüne kadar bu sandalyeler hi? talep edil-medi” hcmen o anda sözü kesildi. Babam bütün konuklarm ba§-larinin üzerinden masanin diger ucunda oturan anneme haykirdi “Evin annesi, bu sandalyeler bizi bekliyor!” Henüz ?ok gen?tim ve bu sözlerin derin anlamim anlamadim. Ancak bizimki gibi bir evin müthi? sicakligmi hissettigim i?in kalbim ne§eyle dol-du. Sizin eviniz de böyle mi? Benim dügün yemegimde arkada$lanmdan biri olan ya§h bir adam Yaradih§’taki Onun i?in uygun bir e§ yaratacagim” deyi$i hakkmda ?ok dokunakh dü?ünceler ileri sürdü. $unlan söyledi: “Onu yönetecek bir despot degil. Ayaklarmm dibinde yatacak bir köle degil. Bir kenara koyacagi bir nesne degil. Ama ona sevgisini verecek bir e$ yaratacagim.” Evliliklerinin gürnü? yih dönümünde babamin anneme baki§i ve anneme söyledigi §u sözler beni derinden etkilemi§ti: “Bu 25 yil boyunca her gün benim i?in daha degerli oldun!” Yirmi be§ yildir evli olan ve a?klarmm azar azar yok olup gittigini gören ?iftleri dü$ünmeden edemedim. Bu dehnet verici bir §ey! Pek ?ok evli insan birbirlerine §unu söylcmeliydi: “Haydi yeni bir ba§langi? yapalim.” inanin bana bu ger?ekten mümkün! I$aret etmek istedigim bir diger nokta var. Pek 90k gen? insan bana, “§u anda evlenmeyi dü§ünmüyorum. Bu konudaki dü§ün-ceniz nedir? Istedigimiz her §eyi yapabilir miyiz?” Ben derim ki: c) Tann gengligin temiz olmasmi ister Biliyorum ki günümüzde ve ?agimizda bu tamamen gülün? sa-yilmaktadir. Fakat Tanri’mn modayi takip ettigini zannediyor musunuz? Bunu ifade eden ben degilim, Tanri’mn sözü. Dü§ün-celerimi aktarayim. Kutsal Kitap’ta ishak adh gen? bir adamm hikayesi vardir. Bir gün babasi ona bir e$ bulmasi i?in bir hiz-met?isini görevlendirir. Gen? dua etmek i?in tarlalara ?ekildi, ona bir e$ se?ecek olamn Tanri olduguna inamyordu ve onu almadan önce bile O’na kar$i sadakat i?indeydi. Siz evlenmeyi dü§ünmeyen gen? insanlar, zamani geldiginde, Tanri’nm ihtiya-ciniz olan gen? kadim size vereceginden emin olabilirsiniz. Ve O §imdiden sadakatinizi hak etmektedir. Durum kizlar i?in de aynidir. Siz gen? hammlar, hakkmda henüz hi?bir §ey bilmedi-giniz birisine sadik kalmahsimz. Kutsal Kitap bu konuda ?ok a?iktir: Tann gen?ligin temiz olmasmi ister. Bir ruh bilimci bir keresinde bana §unu söyledi, “Bir gen? kiz gönülden sadece bir ki§iyi sevebilir. A§kmi sadece bir erkege verebilir. Eger bir düzine a§igi olursa -kaba tabiri affedin- evli-lik a?ismdan “kayiptir.” Yedincisi ile evlenebilir ancak daima ilk asjkim dü§ünür. Ona §u yamti verdim “evet sözleriniz son derece ilgin?. Ruh bilimini kullanarak Tanri’nm Sözü ile aym sonuca vanyoruz.” A?ik?a söylemeliyim ki, evlilik öncesi cinsel ili$ki, lezbiyenlik, e§ cinsellik, zina ve bo§anma bir gün Tann huzurunda hesabim verecek oldugunuz günahlardir. Gen?lik günlerimde Tanri’nm arzularmi bilmek ve ayrica bu konuda sadece Tanri’nm söz hakki oldugunu bilmek bana bu konularda ?ok yardimci oldu. $imdi son derece önemli bir ba§ka konuya gepelim. 4. Bu Zorluktan Nasil Ka?mabiliriz? Kutsal Kitap’ta muhte^em oldugu kadar rahatsiz edici de olan bir öykü vardir. Bir gün, var olan Tanri’nm oglu isa kalabahk bir grup tarafmdan ?evrilmi$ti. Aniden bir gürültü koptu. tnsan-lar, gelen bir din önderleri grubu ile seyircilere yol vermek i?in geri ?ekildi. Bunlar olduk?a gen? bir kadim sürüklüyordu. Elbi-sesi yirtilip üzerinden ?ikmi§ti. Kadim Isa’nin huzuruna getirip haykirdilar: “Aziz Isa bu kadim zina yaparken yakaladik. Tan-ri’nin kanunu bunun ölüm gerektiren bir günah oldugunu söyler. Sen her zaman affedicisin, ama muhakkak ki Tanri’nin emirle- rine kar§i gelmezsin. Bu kadinin derhal ta$lanmasi gerektigini söylemeni bekliyoruz.” isa gen? kadina bakti ve cevap verdi, “evet Tanri bu konuyu 90k ciddi kabul eder. Tanri’nm kanununa göre ölümle cezalandirilmahdir.” Herkes ba§mi kaldirdi. Bazila-n ta?lari aldilar. Ancak isa devam etti, “bir saniye, ilk ta?i ipi-nizden dü§ünce, söz veya hareket olarak hip günah i§lememi§ olan biri atsin.” Daha sonra yere 9ökerek kuma yazmaya ba$la-di. Ne yazdigim 90k merak ediyorum. Ancak Kutsal Kitap bunu söylemiyor. Uzunca bir süre sonra isa ayaga kalkti. Herkes git-mi§ti! Sadece kadin kalmi§ti. Kutsal Kitap der ki: “Ve O’nu duyan insanlar kendi vicdanlarmi dinleyerek birer birer uzakla§-tilar.” Size bir soru sorayim; Bu kadina ilk ta§i atar miydmiz? Günahi-niz yok mu? Dü$üncede, sözde ve harekette mükemmel §ekilde temiz misiniz? Cevap veren var mi? Bir ki§i bile yok mu? Bu durumda bizler hepimiz günahkärdan ba$ka bir ?ey degiliz. Evet, tamamen öyleyiz. Bu olayda insanlar ciddi bir hata yaptilar, “kendi vicdanlarmi dinleyerek birer birer uzakla$tilar.” Tarn aksini yapip isa’ya “bu kadinin yaninda yerimizi alacagiz, sen onu cezalandirmadin, bize kar§i da affedici ol!” demeliydilcr. Bizleri cinsel zorlukla-rimizdan sadece isa kurtarabilir, bunu biliyorum. Bunu söyle-memin nedeni ben kendim isa’dan yardim gördüm. isa’dan bah-sederken güzel varsayimlar ileri sünnüyorum. O daima benim hayatima girmi?tir. Bir pastör de insandir ve onun da kurtanciya ihtiyaci vardir. O’nun kurtarma gücünü iki $ekilde ya$adim: a) isa günahlanmizi affeder Ne bir pastör, ne bir papaz ne de melekler bunu yapamaz. ilk kötü dü§ünceniz ve arkasmdan gclen dü$künlükler onanlmaz günahlardir. Eger önceden isa’yi bulup biitün günahlarmizi itiraf etmezseniz ve O’nun affini dilemezseniz bunlar sizinle birlikte yargilama gününe kadar gider. isa yegane affedicidir. Öyleyse dü§üncelerinde Isa’nin garmihi önüne git ve de ki, “gengligimin bütün günahlarim göstermeye geldim. Bütün a§k maceralanmi sana itiraf ediyorum. Senden higbir §eyi gizlemeyi istemiyorum.” Sonra gözlerini 9armiha kaldir ve §u ilahi sözleri söyle: inamyorum, inaniyorum ki Isa benim igin öldü; "V e O ’nun kamyla O ’nun degerli kamyla Günahlanmdan annacagim. Kutsal Kitap der ki “Tanri’nin oglu isa’nin kam bizleri bütün günahlardan armdirir.” Ne kadar kurtarici bir söz! On yedi ya§indayken askere gagrildim. Sizi temin ederim ki, ki§ladaki bütün arkada§lanm aklimi bulandirmak igin ellerinden gelen her ?eyi yaptilar. Ancak bir gün gözüm agildi ve bütün kötülükleri dü?ünerek agladim: “Bütün hayatim boyunca yapti-gim kötülüklerden kim beni kurtarabilir?” Daha sonra anladim k, isa gefmi^imi temizleyip günahlanmi affedebilirdi. O’na döndüm, ve artik dünyada O’nsuz olamayacaktim. Bir gün Düsseldorf daki büyük bir toplantida dedim ki, günahla-rin affedilmesinde gegmifimizi isa temizler. Toplantinm sonun-da uzun boylu farkli görünümlü bir adamin bana ula§maya gah§-tigini gördüm. Yamma geldiginde heyecanla sordu, “günahlan-mizi affedebilecegi dogru mu?” ve devam etti “ben ruh bilimci-yim pek 90k insan akil hastahgmda bana dam?ir. Bunlarda her türlü karma§a var. Fakat ne igin gektiklerini bilmiyorlar. Bazen onlarla saatler gegiririm, ve biling altmda bulunan sorunlari or-taya gikarmaya gah$inm. Ancak orada gücüm biter, ke?ke bu sorunlann her birini yok edebilseydim diye dü§ünürüm. Bu ne-denle soruyorum gergekten günahlanmizi affedebilecegi dogru mu?” Ne§eyle teyit ettim, “evet, Tanri’ya ?ükür” ve orada fark ettim ki, Yeni Antla^ma’da gok agik bir mesaj var: isa günahla-rimizi affeder. b) Isa zmcirlerimizi kirar Bir gün 90k 9ekici gen9 bir sekretere dedim ki, “Bayan, cehen-neme gidcn yoldasmiz! Patronunuzla ya§adiginiz a§k ili$kisi dehnet verici bir $ey. Bu adami ve ailesini mutsuz etmeyin!” Aci dolu bir yüz ifadesi ile yanitladi “Ba$ka yolu yok, bu adami seviyorum!” “Size inamyorum” diye yamtladim, “ancak bir e$i ve 9oeuklari var! Büyük zarara neden oluyorsunuz.” Bu ili§ki ncdeniyle 90k rahatsizdi ancak buna son veremiyordu. Dolayi-siyla ona $u cümleyi söylemekten mutluluk duydum: “Günah baglanmizi koparamayiz bu ger9ektir, ancak Kutsal Kitap der ki ‘eger Ogul seni kurtanrsa gerpekten kurtulacaksin’ Isa’ya yal-var. Seni sadece 0 kurtarabilir.” Baglar im, üzüntiilerim ve gecenin iqinden isa geliyorum, Isa geliyorum Senin özgürlügüne, mutluluguna ve ifigina; isa sana geliyorum: Hastahgimdan sagligma A rzularimdan zenginligine Günahlanmdan sana isa sana geliyorum Bir büyük §chir pastörü olarak pek 90k zincirlerin kirildigma tanik oldum. Cinsel baglantilardan kurtulmak ve onun getirdigi acilan 9ck-mekten ka9mak i9in gen9 ya da ya§h hepimizin Kurtanciya ihti-yaci var. Isa’nin sundugu mükemmel ve ger9ek kurtulu§u ken-din ipin kullan yoksa hayatimn kalanim günah ipinde gepirecek-sin. 5. Dünya A§ka Susami? $unu ilave edeyim. Pek 90k bekar kadin bana dedi ki “40 ya§in üzerindeyim ama hi9bir adam bana evlenme teklif etmedi. Ne yapmam gerekir?” Ben inannn§ bir ban^iyim, ve bu bekar ka- dmlarin zorluklarmi görünce böyle oldum. Ikinci Dünya Sava?i sirasinda Almanya’da be$ milyon gen? erkek sava§ alanlarinda öldü. Bu demektir ki, be§ milyon kadin yalniz kalip erkeklere mutluluk verme §ansmi kaybetti. Sava§ kar§iti olmak i?in daha ba§ka bir nedene ihtiyacim yok. O be§ milyon kadinin pektigi acilari dü$ünün. Mutlu etmek istedikleri erkekler bugün askeri mezarhklarda gömülü duruyor. Bu kadmlara §unu söylemek isterdim: “Tanri a§kma, mahrum edildiginiz $eyi palmaya kalkmaym. Evli ?iftlerin huzurunu bozmayin. Bu insanlarimizin arasinda 90k fazla bulunan bir tehlike, bir saldindir.” “O halde ne yapmahyiz?” derler. Ben de onlara, “eger durumunuz buysa onu kabullenin. Evlenmemi? insanlarm mutlaka mutsuz olmasi gerekmez.” Kutsal Kitap, Tabita adli bir bekar kadindan söz eder. Bu kadm Yafa’da ya§amaktadir, yani bugünkü Hayfa §ehrinde. Bu kadin öldügü zaman havari Petrus onun 90k yakinmdaydi, ve onu 9a-girdilar. Odaya girdigi zaman mutlu oldu, 9ünkü ya§li iyi kadinin odasina kimsesiz olarak tek ba§ma yattigim dü§ünüyor ol-maliydi. Fakat oda insanla doluydu. Orada bulunan bir dul kadm “bu elbiseyi bana Tabita dikti” dedi. Bir kör adam, ona “90k yalmzdim ve Tabita her Pazar ögleden sonra gelip saat üpten dörde kadar bana kitap okurdu. Bu benim ipin haftamn en mutlu saatiydi” dedi. Petrus ?unu anladi ki, Tabita’nm, kocasmdan cam sikilmi§ her hangi bir evli kadindan 90k daha zengin bir ya$ami olmu$tu. Yunanca Yeni Antla$ma’da a§k anlammda iki sözcük vardir, birisi “eros” olup fiziki a§ki temsil eder, digeri ise “agape” olup Tanri sevgisi anlamma gelir. Evlenmemi? kadmlara diyecegim §u ki, durumu kabullenin ve kalbinizi “agape” ile doldurun. Dünya bu tür a§ka susami§ bulunuyor. Özetlemek gerekirse: neyin dogru neyin yanli§ olduguna karar vermek Tann’nm hakkidir; Tanri gen9 insanlarda ahlak temizli-gi ve evlilikte sadakat ister; ve yolunuz evlilige fikmazsa o za-man durumu kabullenmeniz gerekir. 6. Hakkimiz Olmayan Bir A$k Konuyu kapatirken sizlere son bir defa Isa’yla ilgili olarak bir §ey söylemek istiyorum. Konu “Sevme hakkimiz”dir. Hakkimiz olmayan ancak bize apikga sunulan bir a§k vardir. Bu isa Mesih a$kidir. Bizler günahkänz. Ve bir kurtariciya ihtiyacimiz var. Sizlere $ahsen tamk oldugum bir §eyi aktarayim. Üpüncü Reich devriydi. Sadakatim yüzünden bir kez daha hapse atildim. Ha-pishane pastörü ziyaretime geldi ve “bu kez buradan pikmak ipin 90k az $ansm var” dedi ve gitti. Hücremde yalmz kaldim. £ok dar bir yerdi. Yukandaki bir 9atlaktan biraz i§ik giriyordu. Soguktu, donuyordum. Karimi, 90cuklanmi, pastörlük görevimi ve gen9leri özlüyordum. Hi9bir 9ikma umudum olmaksizin öy-lesine oturuyordum. Gece oldugunda derin bir umutsuzluga kapildim. Bunu hi9 ya^amami^tim. Hemen 0 anda hücreme Isa Mesih geldi. Canhydi, kilitli kapidan ge9ebiliyordu. Gözlerimin önüne 9armihtaki ölümünü getirdi, benim günahlanm i9in olan ölümünü. Ve bana fisildadi, “Ben Iyi Qobamm. Iyi 9oban haya-tim kuzusu i9in veriyor.” Hemen sonra üzerimden bir a?k akimi ge9ti, korkarak ta§iyabildim. Benim i9in 90k fazlaydi. Bu a§k i9in bir talebim yoktu, böyle bir hakkim da yoktu. Bana serbest9e verilmi§ti. Ve siz de isa’nm bu a?kma ula^abilirsiniz. Bunun i9in senin ruhunu doldurmak istediginde 0 a$k akmtismin ge9ip gitmesine izin ver. O kalbinizin i9ine akacak. TANRI’YLA KONU$ABiLiR MiYiZ? Bir sabah Güney Almanya’daki bir köye bir ip cambazi grubu geldi ve o ak§am ifin gösteri yapma izni istedi. Aletleri hazirdi ve yüksekte gerili bir ip duruyordu. Oradan bir kadinla focugu geferken focuk annesine “Anne, insanlar gerpekten ip üstünde yürüyebilir mi?” diye sordu Annesi de “tabii ki” dedi “ancak nasil yüründügünü bilmeleri gerekir. Ben yapamam fünkü bil-miyorum!” Tanri’yla konu§abilir miyiz? Bu küfük anekdot beni §unlan söylemeye yönlendirdi: 1. Eger Nasil Yapilacagim Bilirsek Yapabiliriz! Aym focugun annesi gibi pek 90k insan “nasil oldugunu bilmi-yorum!” demelidir. Tanri’yla konu§abilir miyiz? $üphesiz yapariz. Tann 90k yaki-nimizdadir, dolayisiyla O’nunla konu§abiliriz. Ancak Tann ile nasil konu$ulur biliyor musun? Küfük bir focukken koroda $unu ögrenmi$tim: “Kiigük gocuklar, biri sizi seviyor, Oradayukarda, mavilerin ötesinde... ” Ve ?unu dü$ünürdüm, “Dua etmek ne i§e yarar? Tanri’nm beni ta cennetten duymasi ifin yeterince yüksek sesle bagiramam ki!” Ruslar bu konuda daima ele?tiricidir. “Biz uzaya astronotlanmi-zi gönderdik. Eger Tann var olsaydi onu görebilirdik” derler. Qok sayida kadin ve erkek karma$aya dü$er. “Tann nerede?” diye merak ederler. “O mavinin ötesinde bir yerde mi? Ne kadar yüksekte? Yüz, bin kilometre uzakta mi?” Bu konuyu apiklamaya 9ah§ayim: Kutsal KitapTn hipbir yerinde “mavinin ötesinde” deyimi kullamlmami§tir. Kutsal Kitap ta-mamen farkli bir $ey söylemektedir. Der ki: “Tann hipbirimiz-den uzakta degildir.” Bir ba?ka bölümde $unu okudum: “Ben sendeyim, arkanda ve önünde.” Bizler bunu sadece duyularimi-zin üp boyutlu bir dünyayi algilayabildigi gerpegini dikkate al-madan bunu anlayamayiz. Yine de Tann bir diger boyuttadir ve aym zamanda bize 90k yakmdir. Eibette Tann ile konu§abiliriz! Aym ip üstünde yürümek gibi dua ederek Tann ile konu$abiliriz: nasd yapilacagim bilirsen yaparsin. Bugün insanlarm büyük bir pogunlugu “biz dua etme-sini bilmiyoruz der.” Sen biliyor musun? Bir defa olsun, kendi-ne kar§i dürüst ol. Ünlü Alman yazar Franz Werfel Vaat edilen Cennet adh kita-binda §öyle bir cümle yazmi§tir: “£agda§ zamanlann özel i$aret-leri insamn ‘metafizik aptalligi’dir.” Bu cümle hafizama kazin-mi§tir. Metafizik demekle bir ba$ka boyuta ait olan ebedi ger-pekleri kastetmi§tir. insan radyo, TV, küpük sohbetler, Propaganda, her türlü ideoloji, siyaset, kom§ular, i§ gerginlikleri ile o kadar aptalla$tirilmi$tir ki Tanri’mn yakinligmdan ve O’nunla ileti§im kurmaktan haberdar degildir. Sava§ sirasinda, on alti ya^larinda bir asker §ahit oldugu en deh-§etli olaylardan birisini bana anlatmi$ti. Bir hava hücumu sonra-sinda sigmaktan ilk pikan kendisi olmu$tu. Dolayisiyla vurul-mu$ yerde yatan bir arkada$im bulan da ilk 0 olmu?tu. Kami boydan boya yanlmi§ti, ona yardim etmek istedi, arkada^i ise “bana yardim etmenin bir yarari yok, ölmek üzereyim, bütün ihtiyacim olan §ey benimle dua edecek birisi, benimle dua ede- bilir misin?” Gocuk ?u cevabi verdi “Hitler genijliginde bana ögretilen dua etmemekti!” Sonra Yüzba§iyi bulmak i?in geri ko§tu ve haykirdi “Yüzba?i lütfen pabuk gelin!” Subay, adamm yanma diz pöktü, ve sordu “senin ipin ne yapabilirim arkada-§im?” Gocuk “yüzba§im ölüyorum, benimle dua eder misin?” dedi. Yüzba$i “hayatta bilmedigim §eylerden birisi dua etmek-tir” dedi ve üstegmeni bulmaya gitti. Sonuf olarak bütün askerler ölen adamin etrafinda rütbe sirasma göre siralandi. Bütün bu kendinden emin cesur askerlerin hipbi-risi dua etmesini bilmiyordu. £ocuk asker ilave etti “ben orda ayakta dururken ilk yapmam gereken ?eyin bu sava§tan kurtulabilirsem bir yere gidip dua etmesini ögrenmek oldugunu anladim. Bu zavalli arkada$im gibi günahkär ölmek istemiyorum. Bugün geldigimiz nokta budur. Toplumsal statüler fark olu?turmaz. Yönetici dua etmek ipin fazla zeki oldugunu dü$ünür, ve i§9i ise serbest dü§ünce tarafin-dan yönetilmektedir. Artik dua etmesini bilmiyoruz. Franz Werfel’in söyledigi gibi, “(^agda§ zamanlann özel i§aret-leri insanin ‘metafizik aptalhgi’dir.” Essen bombalamrken muhtelif zamanlarda sigmaklarda yüksek sesle “son zafer”, “muhte$em Führerimiz”, “Ü9üncü Reich’in büyüklügü” gibi sloganlan haykiran insanlarla bir arada bulun-dum. Fakat bombalar dü$meye ba§ladiginda bu insanlar korku ile haykirmaya ba?lami§lardi. Biz Hristiyanlar dua edip onlara yardim etmeye paliijirdik, pünkü dua etmesini bilmezlerdi. Bir sonraki gün iyi egitilmi? akilli bir insanla konu?uyordum, dedi ki “pastör Busch, dua etmek gerpekten yardimci olmuyor!” Ona kesin bir §ekilde “lütfen böyle sapma konu§ma” dedim. Geri ^ekildi ve cevap verdi “Ifinde olan nedir?” Cevap verdim, “bana bacagi kesilmi§ olup ta ski yapmanm degeri yok diyen birini hatirlattm, sen de onun gibi ne konu$tugunu bilmiyorsun.” Milletimizin dü§tügü bu halden deh§etle birlikte büyük üzüntü duyuyorum. Kilisenin de herkesin dua etmesini bildigini var-saymasi beni ayrica rahatsiz ediyor. Bu muhtemelen senin kili-sende de aynidir. Noel’de insanlar kilisenin kapisini hip karart-mazlar. Bizim kiliselerimiz Noel’de kalabahktir. Ve pastör “dua edelim” dediginde herkes ba$im eger ve ellerini kavu§turur. Bagirasim gelir, “taklit yapmayi birakin. Ipinizden onda biri bile dua etmesini bilmiyor.” Hakli degil miyim? Aymsi evlilik ve cenaze törenlerinde de ya$amyor. Pastör “dua edelim” dediginde, adamlar §apkalan ellerinde dua yerine §ap-kalarma bakiyorlar. Ve ayin biter bitmez bir bara ipki ipmeye gidiyorlar. Ben 1914’de Silahli Kuvvetlerde görev yaparken kiliseye git-memiz emredildi. Ancak gitmeden önce bize “siralarimza gürül-tü etmeden girin. Yerinize varinca §apkalarimz elde ayakta bek-leyin ve yava?pa on ikiye kadar sayin. Daha sonra yerlerinize oturun” talimati verildi. Bizi seyredenlcr nasil hu$u ipinde dua ettigimizi dü?ünecekti. Biz gerpekten on ikiye kadar saydik. Ben $imdi dügün ve cenaze törenlerinde aym $eyin oldugunu dü§ü-nüyorum. Ve gerpekten dua eden insanlar oldugunu dü$ündükpe aci pekiyorum. Dünyaca ünlü Orta Afrika ke$ifpisi David Livingstone, ?öyle öldü: Beraberinde sadece yerli hamallan ile birlikte Afrika’mn kalbinin derinliklerine daldi. Bir sabah pocuklar malzemelerin paketlenmesini bitirip padirlan söktüler. Sadece Livingstone’un padiri ayaktaydi. Sadik arkada§lan onun her sabah cennet me-kan tannsi Tuan’a dua edip onunla konu§tugunu bilirlerdi. O sabah ise dua süresi her zamankinden daha fazla sürdü. Bu ne-denle ba§ hamal padira bir göz atmak istedi. Gördügü §ey efen-disinin halen dizlerinin üstünde olduguydu. Qadira girme cesa-retini göstermeden önce ögle saatine kadar beklediler. Livingstone halen diz pökmü? vaziyette olmasina ragmen kalbi poktan durmu§tu. Bu büyük adam diz fökmü? vaziyette dua ederken ölmü§tü. Fakat günümüz burjuvasi dua etmeyi bilmedigini kabul etmek yerine dua etme taklidine devam etmektedir. Livingstone dua etmesini biliyordu ve dua ederken öldü. Ve Tann ile konu§urken ebediyete intikal etti. Evinizde aile saygisi var mi? Babalar bir gün Tann sizleri hesa-ba alacak ve e§inizin ve focuklarimzin kayiplarmi sizden sora-caktir. Evinizde güne nasil ba^hyorsunuz? Ilahiyle mi, Kutsal KitapT okuyarak mi, duayla mi? Essen’den bir adam kendisini evinde ziyaret etmemi istedi. Ka-nsiyla birlikte oturuyordu. Dedi ki, “önceki gün acayip bir ?ey oldu. On alti ya§indaki oglumuz genflik toplantimzdan sonra eve geldi ve dedi ki, ‘evimizde neden dua etmiyoruz?’ bütün agikladigim ?ey $uydu, ‘bu sadece bir formalite.’ Bunun arka-sinda hi^bir ?ey yok. Beni sorgulamaya devam etti, ‘Baba, Kutsal Ruh hakkmda ne dü§ünüyorsun?’ ‘Neden hifbir §ey yok?’ ‘Oglumuzun üstüne basarak söyledigi §ey, ailemizde olan so-rundur. Bizim Kutsal Ruh’un nasil sorulmasim bilen bir babaya ihtiyacimiz var.” Bu, o adarnm bana anlattigi öyküdür. Sonra ben sordum, “oglu-nuza size kar§i sert^ davrandigi i?in iyi bir konu§ma yapmami ister misiniz?” Cevabi “hayir” oldu, “eger oglum hakhysa 90k kötü bir durumda kalinm.” Sadece ?u cevabi verebildim “evet 90k ciddi bir durumdasmiz. Oglunuz hakli.” “Benim korktugum da buydu” diye yamt verdi, “§imdi ne yapmahyim?” Bu adam babalik görevlerini yerine getiremedigini aninda anla-mi§ti. (^ocuklarimzi sadece giydirip yedirmek yeterli degildir, babalik sorumlulugu bunun 90k ötesine gider. Nasil dua edece-ginizi biliyor musunuz? Denizcilerin 90k iyi bildigi bir efsane vardir. Öykü bir hayalet geminin yedi denizde dola§ip avlandigmi anlatir. Hi9bir müret-tebati veya kaptam olmamasina ragmen onu hi9bir firtina bati-ramami^tir. Bir diger geminin bunu ufukta gördügünü varsayin. Kaptan ne yapacaktir? $üphesiz onunla telsiz temasi kurmaya pah^acaktir. Ancak hipbir yanit alamayacaktir. Bizler de hayalet gemi gibiyiz. Tann bizimle temas kurmaya pali^ir. Bize ula§mak ipin her yolu ve özellikle de sözlerini yani Kutsal KitapT kullamr. Ancak biz nasil temas kuracagimizi bilemeyiz. Bizler hayalet gemiyiz. Pek 90k erkek ve kadin kendilerini Hristiyan olarak tamtir ve kilise ile temas kurmak ister ancak dua hakkinda hipbir §ey bilmezier. Bana 90k sik olarak, “bizler iyi Hristiyanlariz, annemiz pastör Smith’i iyi tamr. Onu tamr miydimz?” diye sorarlar, “ha-yir” derim. Benim cevabim sadece §u olacaktir: “Eger Isa’yi §ahsen tammi-yorsamz, pastörü tammamza ragmen dogrudan cehenneme gi-deceksiniz. Önemli olan efendiyi hangi isimle pagiracagmi bil-mek veya nasil dua edecegini bilmektir.” Kendine §u soruyu sormam isterdim: “Nasil dua edecegimi bili-yor muyum? Dua ediyor muyum?” Belki de “tamam pastör, bize nasil dua edecegimizi ögret” de-mek noktasmda olabilirsiniz. O zaman orada olurum. 2. Dua Etmesini Nasil Ögreniriz? a) Yeni dognm$ qocugun aglayn^i Konu$mayi nasil ögreniriz? Ilk pocukluk pirpim^larmizi hatirlar misimz? Hayir mi? Ben de hatirlamiyorum. Ancak dua etmeyi ögrenmek isterseniz ilk olarak yeni dogan pocugun aglayi§mi dikkate almamz gerekir. §öyle izah edeyim: Mesih isa bir firsatta §u öyküyü anlatti: Iki adam aym anda kili-seye giderler. Bunlardan birisi ayncahkh görünümlü etkin bir adamdir. Bu adam dogrudan kilisenin en ön sirasma gider ve §u ?ekilde dua eder: “Efendim, iyi bir adam oldugum ipin sana te^ekkür ederim...” Tann hip i$itmez! Adam kalbindekileri an- lattigi halde söyledikleri sagir kulaklara gitmi§ti. Tann dinlemi-yordu. Diger ki$i ise bakima 90k muhta9 bir insan degildi. Belki az ya da 90k bir akari karaborsa, ka9ak9i veya bu gibi §eyleri bulunan biriydi. (Kutsal Kitap bunu “kamu adami” diger bir deyimle vergi tahsildari diye tanimlamaktadir). i9eri girdiginde mahallin dini özelliginin 9arpmasi nedeniyle zavalli adami bir korku sar-di. Giri§i kapali tutarak §unlan dü§ündü “burasi bana göre bir yer degil. Kö$edeki birahanenin ortami bana 90k daha fazla uyar. Birahanede kendimi evde hissediyorum, ama burada degil!” Buraya ni9in geldigini hatirladiginda kiliseyi terk etmek üzereydi. Tanri’ya kar$i derin bir özlem duyuyordu. Hayir, uzakla§mamahydi veya ileri gitmeliydi. Kisa hayati i9ersinde bildigi ve minldandigi tek dua “Tann benim gibi günahkän af-feder” idi. Kutsal Kitap der ki bu anda cennetin sahipleri hep birlikte §arki söylemeye ba$lar. Bir insan hayati bulmu§tur. “Günah i§ledim” diye haykirir yeni dogan pocuk. En büyük oglumun dogumunda oradaydim. £ok zor bir andi ve isa’nin su sözlerini dü§ünmeden edemedim, “bir pocuk doguran bir kadin zamam geldigi ipin sanci peker.” Zaman i9erisinde sevdigim ve ba$im destekledigim kadinm ta-mamen devre di§i kalmi§ gibi oldugunu gördüm. Ve hemen sonra acili bir piglik duydum. £ocuk oradaydi! Yeni bir hayat! Haykiri§lari armonik bir melodi degildi, ama onu duydugumda yere 9öktüm ve agladim. Yeniden dogan bir ki§inin ilk pigligi diger deyimle ger9egin i§i-gma 90k uzun bir süre sonra gelmi§ bulunan bir adamin veya kadinm 9igligi ?u anlama gelir: “Ben günah i$ledim. Tannm! Beni §u günahkän affet!” Eger yeni dogmu§ bebegin haykin?la-rim ta$imiyorsan bütün yakari§lann bo?unadir. Oradan ba§la-mak daima yeni dogmu? bebegin 9ighgidir. Tipki Tanri’mn kralhgina giren ki§i gibi. Hi^ yeni dogmu? bebek 9ighgi dinledin mi? Ve daha sonra sa-kin bir yere gidip bunlari dü§ündün mü? Ben kilisenin reklammi yapmiyorum. Benim yaptigim sizleri cehennem yolundan ?e-virmeye 9ah?mak. Bazilanmzi cehenneme giden yolunuzdan 9evirmekten 90k uzaktayim. Sizler yeni dogmu? bebegin “Ben günah i$ledim. Tanrim! Beni, §u günahkän affet!” diyen hayki-ri§larim duymadik9a dikkate ahnmayacaksiniz. b) Sadece Tann ’nin gocugu dogru dua edebilir Bir gün Ü9 9oeuklu bir arkada§imla kar$ila§tim. Onlar bana dogru yürürken 9oeuklarin babalanni nasil soru bombardimanina tuttugunu gördüm. Onlara yakla$tigimda “merhaba sayin falan-ca, merhaba kü9ükler dedim!” 9oeuklar benim sesimi duyunca sihirli bir degnek degmi§ gibi aniden konu?mayi kestiler. Ben yabanciydim ve bu, susmalan i9in yeterliydim. Bir 9oeuk genel-likle annesinin veya babasimn yamnda konu§ma özgürlügü his-seder. Bir yabanci görünce amnda kapamr. Bizim i9in de aymdir. Eger Tanri’mn ger9ek 9oeuklari isek dua ederiz. Bunu takiben, nasil dua edecegimizi bilmiyorsak Tan-ri’mn 9oeuklari ohnadigimizi kabul ederiz. Evet biliyorum, bizler fedakär Hristiyanlanz. Kiliseye gideriz, Noel kutlariz, papazlan veya pastörleri selamlanz vs. Bir kcre-sinde bir müjdeci bazi ki§ileri “bunlar vaftiz edilmi? memeli hayvanlardir!” §eklinde tammlami?tir. Ne demek istedigi soruldugunda da, “eger birini yakalayip vaftiz ederseniz, onu birakir birakmaz tekrar geri kirlara dönecek-tir” diye yamtlami?tir. Bazi insanlarda aymdir, gü9lükle vaftiz edilip tekrar dünyaya geri dönerler. Olaylar böyle iken insan dua edemez. Sadece bir Tann Evladi nasil dua edecegini bilir. Dolayisiyla sadece bir Tann Evladi mutlu olabilir. I?te bu nedenle bir Tann evladi olman gerekir. Bizler dogarak sadece bir evlat oluruz. Ve bizler sadece yeni bir dogumla Tanri evladi oluruz. Bir Taiiri evladi duasiz ya$ayamaz, 9ünkü dua onun i^in nefes almak gibidir. Benim genflerim bazen birbirle-rine §aka yapar gibi “nefes almayi unutma der.” Fakat ruhunun nefes almasim ihmal edersen dua etmeyi ihmal edersin. Tann evladi olmak i9in esas olan budur. Nasil Tanri’nm evlatlari oluruz. Tek bir sözde Mesih isa saye-sinde. O der ki: “Ben kapiyim, kapidan ge9en kurtulacaktir.” Dünyanin bu agir yükü arasmdan Isa sana geliyor. O seninle bulu§maya geliyor. Belki de sana aniden vurarak isa’nin kim oldugunu hatirlatacaktir. O zaman ?unu söyleyebileceksin, “sen bir diger gelen adamsin; sen varolan Tanri’mn oglusun; sen benim kurtaricimsm.” Tanri’nm evladi olmak i9in atacagin ilk adim isa’yi kurtaricin olarak kabul etmektir. Ikinci adim ise isa’ya güven duymaktir. Bir Eski Antla§ma azizi ?öyle söyler: “Sen benim ruhumla ilgi-len.” Bizler bütiin ge9mi§imizle ili$igimizi aniden keserek isa’ya bütün ya§amimizi emanet ederiz. “Degi$im” dedigimiz §ey budur. Benim on sekiz ya§mdayken günahkär hayatimi terk edip ya^adigim olay budur. IÜ9 kimse bu adimi benim i9in ata-mazdi. Ve ben de bunu senin i9in yapamam. Bu tamamen seninle Tann arasmda bir olaydir. $u andan itibaren bu adimi atmak i9in ve Tanri’mn evladi olmak i9in ne bekliyorsun. Tekrar edi-yorum Tanri’mn kralligma girmek i9in sadece bir tek kapi var-dir, Mesih isa. O’na dogru bir adim at, daha fazla bekleme. Bir Tann evladi olur olmaz nasil dua edecegini bileceksin. Günahkär ya$amm sona erecek 9’ünkü kalbini Tanri’nm huzuruna dökebileceksin. O’nunla bir evladin babasiyla konu§abildigi gibi konu§acaksin. Ben uzun yillar boyunca pastörlük yapip insanlarla ilgilendim ve §una inandim ki her bir birey kalbinin derinliklerinde ömür boyu her yere birlikte gittigi bir sir saklamaktadir. Ancak Tan-ri’mn evladi olursan kalbini isa’ya a9ip sirlarim dökersin. Hi9bir insanla payla^amadigm sirlarim isa ile payla?irsm. Genflik kampmin kapanipmda muhtelif genpler bize ya§ami$ olduklari deneyimlerinden bahsettiler. Onlardan birisi, on sekiz ya$indaki bir oglan $unu söyledi: “Kendimi bir Hristiyan olarak kabul ettiysem bile yine de her §eyi terk etmek yolundaydim. Bir ak§am §öylc dua ettim: ‘Mesih Isa, eger bu ak§am benimle $ahsen konu§mazsan her §eyi birakacagim.’ O ak§am eve dön-dügümde benim ifin her §ey 90k apikti. Efendim beni duymu? ve benimle §ahsen konu§mu§tu.” Bu genp adam dua etmi? ve i§itilmi§ti. Tanri’nm evlatlari olarak dua ettigimizde 90k daha fazla i§itile-cegiz. Annem Güney Almanya’nin Jura bölgesinde Urach yakinlarm-daki Huben’de ya§iyordu. Sava§ sirasmda bana bir mektup gön-derdi. “Bu sabah üpte uyandim ve cephcdeki ogullanmi ve Ka-nada’daki kizimi dü?ündüm. Kalbim korkuyla doldu. Ve dua ettim, ‘Mesih Isa, bana bir peyler söyle. Bu korkularm agirhgmi ta§iyamiyorum\ Sonra i§igi yaktim, Kutsal Kitap’i aptim. Göz-lerim §u ayete takildi: “Bütün endi§elerini O’nun üzerine dök, piinkü seninle ilgilenir.” Annem sözlerini §öyle bitirmi?ti: “Sonra her $eyi kurtaricmm ellerine biraktim, i§igi söndürdüm ve uyudum.” Harika degil mi? Tanri’nm evladi oldugun zaman bunu ya§aya-bilirsin. Annemin §u sözlerini hatirhyorum, “dün ak§am 0 kadar bitkindim ki, dua edecek halim bile yoktu sadece ‘iyi geceler sevgili kurtancim’ dedim.” Onu dinlerken, “Tanri’mn evlatlan-nin Isa ile konu§ma yolu bu olmali” diye dü§ündüm. Tanri ev-latlarim gözetir. Kurtancim gece gündüz yammdadir pünkü ben O’nun evladiyim. Bütün bunlar net mi? Dua etmeyi bilmemek bir trajedidir. Umarim yeni dogan bebe-gin fighgim hatirlarsm ve umarim Tanri’nm evladi oluncaya kadar, Mesih isa’ya ait oluncaya kadar huzur ipinde olmazsin. O zaman, ama sadece o zaman ipim rahat olur. iNANAMIYORUM! 1. Hi? Kimse Inan?siz Olamaz $imdi sizlere $unu hatirlatayim; hayatta hi? kimse Tanri inanci olmadan ya§ayamaz. Tanri’ya inanmayan ki§iye hi? kimse yar-dim edemez, ben de ne söyleyecegimi bilemem. Nedenini anlatayim... Tanri bazi insanlar i?in teolojik veya felsefi bir kavram veya bir tür doga gücüdür. Ger?ekte ise Tanri ki§iseldir. O vardir ve var-ligi ile bütün evreni doldurmaktadir. Ve ben Tanri ile bari§ik degilsem, ve hayatimi O’nun yamna koymadiysam, O’nun evla-di degilsem o zaman hayatm ger?ek anlamim athyorum demek-tir. Bu ?ok ciddi bir durum. Kilise benim hayatima, ben birinci dünya sava§mda gen? bir subayken girdi. Bana aniden ?arpti: Tanri burada! Kendimi tipki arabasim bir duvara ?arpan ki§i gibi hissettim. O zamana kadar bütün insanlar gibi Tanri’ya inanirim diye kendimi aldatiyor-dum. Fakat Tanri’nm ger?ek oldugunu dikkate almiyordum. Ve bir saniyelik bir bo?lukta Tanri ile yüz yüze geldim. Kutsal Kitap’taki Mezmurlar’dan bir tanesi Tanri’nm varhgim ?ok ?arpici sözcüklerle a?iklamaktadir. Ne yaparsak yapalim Tanri’dan ka?amayiz. “Eger yukari cennete ?ikarsam sen orada-sin.” Amerikah astronot John Glenn onu uzayda en ?ok etkile-yen ?eyin, “Tanri da burada!” dü§üncesi oldugunu söylemi§tir. “Eger yukari cennete ?ikarsam” veya di§ uzay boyunca hizla gidersem “sen oradasm.” Veya topragin bir mil altindaki bir maden tünelinde saklamrsam “Tanri’yi orada da bulurum.” Bu Mezmuru yazan daha da öteye giderek “eger a$agi, ölüm yerine gidersem, sen oradasm” demi§tir. Son zamanlarda Kaliforniya’ya gitmi§tim. Karim bavuluma üzerinde bu Mezmurun yazili oldugu bir not koymu§tu: “$afa-gin kanatlarmda havalansam, denizin uzak bir yerine pöksem orada bile ellerin bana yön verir.” Evet, Tanri büyük bir gerpekliktir. Bu ncdenle de O’nu inkär edemem ve O’ndan vazgepemem. O yokmu? gibi davramrsam, emirlerine kar§i gelip zina, yalan, saygisizhk yaparsam, o zaman ya?amm amacim atlami§ olurum. Bu $artlarda da hayatin üste-sinden gelmek benim ipin imkansiz olur. Etrafma bir bak, insanlar zorluklara pare bulamiyorlar, pok para-si olanlar bile. Tanri’ya inancimiz olmazsa nasil ya§amaya devam ederiz? Aramizdan bir ki$i bile belki yüz yil ya$amayacak. Hcpimiz Tanri’mn huzuruna gidecegiz. Buna hip $üphe yok! Ancak me-zarda her §ey biter diye dü§ünebilirsin. “Ölecegiz, i$te hepsi bu” diyebilirsin, öyleyse dü§ün, ölüm gerpegini neye dayandirirsin, kendi dü^üncelerine mi yoksa Tanri’nm sözüne mi? Dünyadaki mahn, mülkün veya sevdiklerinin hipbirisi seninle gelmcz; son-suzluga giderken yaninda sadece suplarm vardir. Kendini ölüm dö$eginde dü§ün, “kötülüklerim ve günahlarim di§mda her §eyi birakip gidiyorum” diye dü$üneceksin. TanrTya inanmiyorsan huzuruna nasil pikacaksin? $unu asla unutma, bir gün mutlaka Tanri’nin huzuruna pikacaksin. Isa bir firsatta $unu söylemi$ti: “Vücudu öldüren ancak ruhu öldüremeyenlerden korkmayin. Daha ziyade cehennemde hem ruhu hem vücudu öldürenlerden korkun.” Bundan birka? yil önce Norve9’te ya$ami§ olan Oie Hallesby adli bir ünlü tamdim. Onu tanimak bir ayricalikti, olaganüstü bir insandi. Bir ara bir hafta süreyle radyoda her ak$am konu^ma yapmi^ti. “Bu ak$am yatagmiza huzur i?inde yatabilirsiniz an-cak yarin cehennemde uyanmamz mümkündür, sizi uyarmak benim görevim” derdi. Bu sözler bir protesto firtinasma yol a9ti. Oslo’nun en büyük günlük gazetelerinden birinde bir yazar §u sözleri yazdi: “Artik orta 9agda ya§amiyoruz; radyo gibi 9agda$ bir aracin böylesine sa9maliklan yayinlamakta kullanilmasi kabul edilemez.” Bir süre sonra bütün basin organlan “Artik orta 9agda ya?amiyoruz; bunlar söylenecek laf mi” gibilerden yazilar yazdi. Tepki 90k sicakti. En sonunda Oslo radyosu Profesör Halesby’den bir a9iklama istedi. Halesby tekrar mikrofona 9iktigmda, “ifadelerimi a9ik-lamam gerekir, tamam, dinleyin: bu ak$am yatagmiza huzur i9inde yatabilirsiniz ancak yarin cehenneme uyanmamz mümkündür, sizi uyarmak benim görevim” dedi. Bu son darbeydi! Sonra Norve9’teki bütün din büyüklerine, “cehennem var mi yok mu?” diye soruldu. Hatta Alman dergisi Der Spiegel $unu yazdi: “Norve9’te cehennem üzerine kavga.” Bundan bir yil kadar sonra bir konferans i9in Norve9’e gittim. Vardigimda bir basin toplantisi yapmak zorunda kaldim. Sa-gimda firtmayi ba§latan gazeteci solumda ise Protestan basim temsilen Hallesby oturuyordu. Sagimdaki gazeteci “pastör Busch, ben Profesör Hallesby’ye tamamen kar§iyim. Siz 9agda§ bir insansimz. Sizin görü§ünüze göre cehennem var mi?” “El-bette cehennem var”, sebebini sordu “nasil bu kadar emin olabi-liyorsunuz?” Cevap verdim, “memnuniyetle izah edeyim. Ce-hennemin var olduguna inamyorum 9ünkü Isa öyle söyledi. Ve ben isa’nin söylediklerine tamamen inamyorum. O bu konuda bizim entelektüel dediklerimizden 90k daha fazlasim biliyordu.” Kutsal Kitap der ki: “Tann bütün kullarmin kurtulmasini ve gerpegi bilmesini ister.” Tanri Kutsal Kitap’ta bizlerin nasil huzur ipinde ya§ayip ölecegimizi anlatir. Bu nedenle inanp üze-rinde lsrarliyiz. Inanmadan nasil ya$ayabiliriz ki? Ba§ka deyi?le, diyelim ki bir baligmiz var. Bir gün “zavalli kü-pük yaratik devamli soguk suda durmak ne deh§etli bir $ey” diye dü§ündünüz, sonra bahgi Sudan pikarip havlu ile kuruttunuz ve onu kafese koydunuz. Balik ne yapar? Te§ekkür mü eder? Ha-yir, nefes almaya pah§ir ve konu§abilseydi “ben kafesi istemiyo-rum, dogal ortamimi suyumu istiyorum” derdi. Tann gökleri ve yeri ve bizleri yaratandir. “Bütün ya§am Tan-ri’dan gelir.” Tann bizim bir parpamizdir, ancak O’nunla ban§ ipinde olmazsak ruhumuza bir kafes yaptirmamiz gerekir. insan-lar ruhlan ipin her türlü güzel §eyleri, yiyecekleri, seyahatleri vs. saglar ancak ruh ipimizde mücadele eder ve ipini peker “ben bunlan istemiyorum, ben kendi parpamda olmak istiyorum, Tann ile ban§ik olmak istiyorum.” Kendinize bu kadar kötülük yapmaym, kalbiniz Tann’yi buluncaya kadar dertli kalacaktir. 2. Gerpek inanca Sahip Olmak Hayati Önem Ta§ir Tek önemi olan $ey gerpek inanpür; kurtaran inanp. $urasi en basit bir gerpek ki insan bir §eye inamr. Bir gün an-nemi ziyarete bir bayan geldi. “Özür dilerim bayan armem evde yok” deyip iperi aldim. Oturma odasmda bana sordu, “hayatmda neler yapiyorsun?” Ona teoloji okudugumu söyledim. §a§irdi, “teoloji mi? Bugün kim bir $eylere inamr ki? Bu imkansiz, bizim Goethe inancimiz var. Hristiyanhk pag di$i kaldi, bitti!” Tarti§maya girmek istemedigimden konuyu degi§tirdim. “Sagli-giniz nasil bayan?” Hafifpe masaya vurarak,“pok iyi... masaya vur! Ancak genp adam bu soruyu sormamahydm.” “Affedersi-niz, ama neden masaya vur dediniz?” “Kötü §ansi önlemek ipin.” “Sahi mi? $a§irdim, var olan Tann’ya inanci reddettiniz ancak masaya vurmaya inamyorsunuz. £ok tuhaf. Umarim yara-n olur.” O gün herkesin bir tür inanci oldugunu anladim. Ancak bunun gerpek, kurtarici inan? olup olmadigini görmek gerek. Bugünün insani esas olanin inanmak oldugunu söylemektedir. Kimisi “iyi efendiye inaninm” der, bir diger “dogaya inaninm” der ve yine bazilan “kadere inaninm” der. Hayir dostlanm bunlar yol degil, esas olan gergek, kurtarici, Tann ile bari? getiren inangtir. Kutsal Kitap’ta Isa’nin kurtarma inancimn gergekten ne oldugunu mükemmel bir §ekilde anlatan güzel bir öykü vardir. Iki bin yil öncesi, Kudüs, Isa garmiha gerili yüzü kan iginde. Tann ora-da asili duruyor. Hemen sag tarafindaki garmihta bir katil gakili, sol tarafindakinde ise bir diger katil. Gece hizla yakla§iyor. Ölüm gok yakin, iki katilden birisi haykmyor, “hey sen or-tadaki, dinle, sen Tanri’nm oglu oldugunu söylemi§tin. Eger bu dogruysa ve sen bir yalanci degilsen garmihindan a$agi in ve beni de kurtar.” Ölümün kapismdaki insanlar normal zamanda söylemedikleri §eyleri söyleyebilirler. Sonra diger katil konu§uyor “halen Tann’dan korkmuyor mu-sun?” I$te inanem ba?lamasi gereken yer: Tann kutsaldir ve gazabi korkungtur bunu kabul etmeliyiz. §ehirlerimize son sava§ sirasinda bombalar dü$erken insanlar §a?km ve gilgmdilar. Kiliseler bu yüzden ayiplanmi§ olabilir günkü halki Tanri’mn gazabinm deh§etinden haberdar etmemi§-lerdi. Halen Tann’dan korkmuyor musun? Bu soru bütün $ehirlerimi-zin gatilarmdan haykinlmalidir. £ok uzaklara ve geni§ alana haykinlmalidir. Ne dü?ünüyorsun? Kör müsün? Ba§laman gereken yer burasi: Tanri kutsaldir ve gazabi kor-kunptur bunu kabul etmeliyiz. ikinci katil konu§maya devam ediyordu “Biz dogru $ekilde ce-zalandinldik, hak ettigimizi pekiyoruz.” Bu inanca ve kurtulu$a yol apan ikinci adimdir: sii9unu kabul etmektedir. £ok insan gördüm “sadece inanamiyorum” diyorlar ve ben so-ruyorum “Tanri huzurunda suylu oldugunu anlamadin mi?” Ce-vap “suflu hissedecek bir §ey yok.” Onlara diyorum ki, “kendini kandirmaya devam edersen i$igi asla göremezsin.” Son zamanlarda kar§ila?tigim birisi, “su9lu hissedecek bir $ey yok” dedi “Tebrikler daha fazlasmi söyleyemem, benim haya-timda her zaman yanh§ bir ?ey vardir” dedim. “Tabii ayrmtilara girersen öyle” dedi. Ben de, “Tanri ayrmtilara bakar, kendini kandirmaktan vazge9” dedim. Tekrar söyleyeyim, inan9 ve kurtulu$a dogru ikinci adim günahi kendi adiyla söyleyip Tanri huzurunda cezayi hak ettigini söy-lemektir. Sonunda katil isa’ya dönüp der ki, “fakat sen yanli? bir §ey yapmadin ki, neden yarmiha gerildin?” O anda birden anlar “orada asili durmasi benim i9indir, günahimi uzakla§tirmak i9in.” Ve haykinr “isa, kralligma geldiginde beni hatirla.” Üpüncü adimi atmi§tir: isa’mn kendisini ebediyete kadar kurta-racagma inanmi^tir. Isa’mn cezayi onun günahi i9in 9ektigine inanmi^tir. Ve isa’mn cevabi gecikmedi: “Sana ger9egi söyleyeyim, bugün cennette benimle birlikte olacaksm.” Bu kurtaran inan9tir: Tanri’nm kutsalligim biliyorum. Kayip oldugumu kabul ediyorum. Fakat inamyorum ki, 9armihta benim ipin ölmü§ olan Isa kurtulu? ipin tek umudumdur. Bu inan9 di§mda ba?ka bir yol yoktur. Bir günahkärm isa’ya gelmekten ba?ka se9enegi yoktur; günah-larimi söylemek, if$a etmek ve sonra inan? i^nde tekrarlamak: inamyorum, inamyomm isa benim igin öldii Ve O 'nun kamyla, 0 ’mm degerli kamyla Ebediyen kurtiiluyorum §u sözleri asla unutma: Mesih Isa benim i?in öldü. Sabah uyan-diginda kalbinde finlamahdir. §imdi ü9üncü konuya gelelim: 3. Tann’ya inanamayan Ki§iler Pek 90k insan diyor ki “pastör, söylemen gereken ?eyin tamami iyi olmali, fakat bana gelince Tann’ya inanamiyorum.” Bu reaksiyonu yakindan inceleyelim. Genei olarak bu tür ?eyleri söyleyen dort gmp insan vardir. ilk Olarak: Dindar olmadigim söyleyenler vardir. Bunlarm söy-ledikleri “inanamiyorum, pünkü dindar degilim, sen pastörsün ama ben degilim.” Burada verebildigim yegane cevap, “§a§ira-caksin ama ben de dindar degilim. Dogru söylemek gerekirse kilise panlanna, tütsülere ve benzeri §eylere 90k az önem veri-rim.” Tann’nin oglu Isa dünyadayken etrafta 90k dindar insanlar var-di. Bir grup ise 90k daha liberal görünmekle birlikte yine dindar insanlardi. Ve Isa’yi bu dindar insanlar 9armiha gerdirdi. isa onlara uygun bir insan degildi. Diger insanlar -ineil bunlara halk9ilar demektedir- dindar de-gillerdi. Hepsi inan9Siz veya kanunsuz insanlardi. Ve isa’ya döncnler de bunlar oldu. Ncden 9ünkü kalplerindcn “Tann’nin huzurunda su9luyuz. Hayatimizda 90k §ey yanli?. isa burada bizi kurtaracak ve Tanri’nm evlatlan yapacak” demi$lerdi. Isa dindar insanlan daha dindar yapmak ipin degil zavalli kayip günahkärlan Tanri’nm evlatlan yapmak ipin geldi. ikinci Kategori: Bu insanlar “Tanri’ya inanamam” der, fakat bunun dogrusu “inanmak istemiyorumdur.” Eger inansalardi bütün hayatlan degi§mek zorunda kalacakti. Bu da istemedikleri bir §eydir. Tek bildikleri §ey hayatlanndaki pek 90k §eyin dogru olmadigidir. Tanri’nm evlatlan olmak i9in i§iga gelmeleri gere-kir, bunu da istemezler. £ünkü arkada§lan onlarla alay edebilir. Dolayisiyla bu tip insanlarla kar§ila§irsamz onlara 90k dikkatli bakm. Belki de gerpekten “inanmak istemiyorum” demeleri gerekir. Isa Kutsal Kitap’m bir ayetinde der ki: “Ey Yeru$alim! Pey-gamberleri, kendisine gönderilenleri ta§layan Yeru$alim! Tavu-gun civcivlerini kanatlan altma topladigi gibi ben de ka9 kez senin 90cuklarmi toplamak istedim, ama siz islemediniz ” (Luka 13:34). Kudüs’te ya^ayanlar da “inanamayiz” demi§lerdi. Ger9ekte inanmak istemiyorlardi. Tann tarafindan günahkärlan kurtarmak ipin gönderilen kurtari-ciyi istemeyen erkek veya kadin O’nu reddetmekte serbesttir. Cehenneme gitmek isteyen bu hakka sahip, Tann kimseyi zor-lamaz. Ancak sepiminin sonuplarma katlamrsm. Tann, Isa araci-ligiyla sizlere affi ve ban§i sunmaktadir. Geheimem mal-mülk ugruna Tann’dan vazgeptigimiz yerdir. Cehenneme gireni bir daha hip kimse di$an pekmez. Üpüncü Kategori: Bu insanlar, “Tanri’ya inanamiyorum” derler ve merak uyandiran bir apiklama getirirler. Bunlar asla kadm degil, her zaman erkektir. Söyledikleri §ey §u “hayatimda artik inanamayacagim 90k §ey gördüm.” Genellikle soranm, “§imdi, söyle, hayatmda ne oldu? Benim hayatim da sikici degil.” “insanlar bana 90k zarar verdi ve sadece artik inanamiyorum.” Bu insanlarla apagidaki pekilde konupurum: “Demir yollari tarifesindeki okuduklarma inanir misin? Bilgi almak ipin sordugunda polisin söylediklerine inanir mism?” Cevap her zaman “püphesiz” olur ve devam ederim, “öyleyse artik hipbir seye inanamiyorum demekten vazgep bunun yerine tarifede yazili olan ile polisin söyledikleri harip hipbir $eye inanamiyorum demelisin.” Bu tür insanlarla konu§mami genellikle §öyle bitiririm, “bak, ben $ahsen günah dolu bir hayat sürüyordum. Sonra isa hayati-ma girdi. Anladim ki Tanri’nm oglu, Tanri’nm ulagi idi ve ha-yatimi O’na emanet ettim. O benim ipin 90k §ey yapti. Artik hip kimseye veya hipbir §eye gerpekten inanamadigm dü^üncesinde olabilirsin. Ancak belki en azindan hayatim senin ipin vermiß olan birinin sözüne inanabilirsin. Bence sen yapaminda yeterin-ce pok §ey görmemi$sin.” Dördüncü Kategori: Bunlar Tanri’ya inanamayacaklari taklidi yapanlardir ve kilise tarafmdan §ok edilirler veya ögretileri ile kalpleri kirilir. Genp bir ögrenci yamma gelip “ben dogal bilimler okuyorum” dedi. “(^ok iyi” dedim, “fakat senin bir sikintin var, nedir genp ' bayan?” dedim. “Toplantilarmizdan birine katilmi§tim. Ken-dimde olmasi ho?uma gidecek bir §eyin sizde oldugunu zanne-diyorum. Fakat inanamiyorum. Kilise doktrinlerini ve gelenek-lerini kabul edemiyorum, sanki bir puval bugday yutmu? gibi oluyorum” gülecek gibi oldum ancak cevap verdim, “bir puval bugday yutmana gerek yok. isa’yi duydun mu?” cevabi “evet” oldu, “eger Isa’mn bir yalanci oldugunu söyleseydim ne der-din?” diye sordum “inanmazdim” dedi, “0 halde Isa’nm dogru söyledigine inamyorsun” “evet inamyorum” dedi. “Peki dünya-da sen hip yalan söylemedin diyebilecegin bir insan var mi?” “Hayir, hip kimse ipin bunu söyleyemem” dedi, devam ettim, “bütün bu söylemi§ olduklarmdan senin zaten inanli oldugun anla^ihyor. Güven duyuyorsun. Bu pok iyi. Genp bayan, dcgne- gin dogru ucunu yakaladm, Isa’nin dogruyu söyledigine inam-yorsun. Kutsal Kitap der ki: ‘Sonsuz ya§am, tek gerpek Tann olan scni ve gönderdigin Isa Mesih’i tammalaridir’ (Yuhanna 17:3).” Sonup olarak dedim ki, “kilisenin doktrinleri ve gelenckleri ilc mücadele etmek zorunda degilsin, bu dünyanm sisi di§indan birisi seni bulmak i^in gelmi$ti. Ve yakinina geldiginde cllerin-deki givi izlerini ve dikenli tel tacin ba?inda biraktigi i^aretleri agikpa fark edebileceksin. isa’yi 90k daha a9ik9a görebilirsin ve O’na ‘Efendim, Kurtaricim ve Tannin’ diyebilirsin. Sadece pastör söyledi diye inanmak, doktrinleri bugday gibi yutmak anlamma gelmez. Hayir, inanmak Mesih isa’yi tanimaktir.” Bir ba$kasi “söz konusu ben olursam inanamam 9ünkü bunu, ?unu ve diger §eyleri yapan bir pastör gördüm...” ve 9ekip gider-ler! pastörler hakkmda neler duymadim ki. Bir tanesi kadmlarla kapali ili$kilere girmi$tir. Bir ba§kasi kilisenin paralari ile orta-dan kaybolmu^tur. Her yerde pastörlerle ilgili sorunlar olmu^tur. “Öyleyse nasil hala inanmann bekliyorsun?” Ve kendimi 90k iyi tamdigim i9in yüzüm kizarmadan edemiyonim. Dogal olarak asla kilisenin paralanni alip ka9inadim. Ne söyleyebilirim ki? $u var ki, Kutsal Kitap’m ln9bir yerinde “pastöre inanirsamz kurtarilacaksmiz” diye yazmaz. Bununla birlikte Kutsal Kitap der ki, “Mesih Isa’ya inanirsamz kurtarilacaksmiz.” Her zaman degil, ama görevini mükemmel olarak yaptigi takdirde pastör isa’ya gidcn yolu gösteren bir i§aret lev-hasidir. Bir i?aret levhasi 9atlayabilir, bükülebilir veya yagmur-dan lslanabilir. insanlar levhanm neyi gösterdigini anlayabildigi sürece bunlann hipbir önemi yoktur. Ben olsaydim insanlari 9armiha gerilmi? ve sonra dirilnh§ olan Tann’nm oglu isa’ya yönlendiren bir pastörü dinlemezdim. Fakat deforme olmakla birlikte dogru yolu gösteren bir i§aret levhasina da kizmazdim. Hayir sadece 0 yola dogru giderdim. Varolan Tanri’ya son yargi gününde huzuruna «piktigm zaman “Tanrim ben senin kurtari§mi istemedim, ben günahlarimin af-fedilmesini istemedim, bunun bütün nedeni de §u hi9bir §eye degmeyen pastördür” demeye cesaret edebilecegini ge^ekten dü§ünüyor musun? Bir gün kendini Tanri’nm huzurunda bu §ekilde mi görmek istiyorsun? Dostlarim! “inanamam” demek yanh§ bir $eydir. isa benim gö-rü$üme göre 90k önemli bir §ey söylemi§tir: “Eger bir kimse Tann’nin istegini yerine getirmek istiyorsa, bu ögretinin Tan-n’dan mi oldugunu, yoksa kendiligimden mi konu§tugumu bile-cektir” (Yuhanna 7:17). Siradaki konu ger9ek olarak kabul ettigim ?eye en kü9ük ayrirt-tisma kadar itaat edip uygulamaya koymayi isteyip istemedi-gimdir. Ondan sonra ama sadece ondan sonra ya$amima devam edebilecegim. 4. Ne Yapmahsmiz? Eger Tanri’ya inanamiyorsaniz yapmamz gerekenler konusunda i§te birka9 sözcük. Birincisi, Tann ’dan sizi aydmlatmasim isteyin. O yamnizdadir. O’na deyin ki, “Tanrim inanmama yardimci ol. I§igi görmeme yardimci ol.” Tann böyle bir duaya cevap verir. Ikincisi, Tann’nin varligmi dikkate al. Dü?üncclerini O’na yön-lendir ve de ki “Mesih Isa, hayatimi sana emanet etmek istiyo-rum.” Bu benim inan9siz bir gen9 adam iken Tann korkusunun üzerime 9öktügü bir zamanda yaptigim bir §eydi. Isa’yi ögren-digimde hayatimi O’na emanet ettim. Ü9üncüsü, Kutsal Kitap’i oku. Mesih isa’yi daha iyi tammamn yolu budur. O’nunla her gün on be§ dakika ge9ir. incü’den bir bölüm oku ve onun yoluyla Tanri’mn sana ne söyledigini dinle. Okurken kulaklarim a9 ve Tanri’mn sesini dinle. Sonra en dogal gelen yoldan bütün ilgini Tanri’ya yönlendir. O’na inanpsizh-gindan bahset. “Mesih Isa sana söyleyecek o kadar 90k $eyim var ancak yolunu bulamiyorum. Lütfen bana yardim et.” Son olarak, diger Hristiyanlar'la irtibat kur. Taiiri konusunda 90k ciddi olan diger insanlan ara. Yalniz kalma. Cennete giden yolda yalniz yolcu yoktur. Öyleyse aym yolda yürüyen diger Hristiyanlar’la arkada§hk yap. EGER HäTALARIMIZ VE EKSiKLERiMiziN A GiRLiGi Bizi Bastirirsa HAYATINASIL YA$AYABiÜRiZ? Söyledikleri gibi “bu artik $aka degil!” Bu konumuzu nasil an-latmak istedigimdir, 9ünkü §imdi 90k ciddi sorunlari tarti$aca-giz. Eger hatalanmiz ve eksiklerimizin agirhgi bizi bastirirsa hayati nasil ya$ayabiliriz? Bu sorunun 90k iyi sorulmadigmi söylemeliyim. Ger9ek §udur ki herkes hata ve eksikliklere ezilmektedir. Hatalanmiz ve ek-sikliklerimiz gittigimiz her yerde bizi takip etmektedir. Bu ne-denle size mükemmel bir §ey —bir armagan- söyleyecegim i9in mutluluk duyuyorum; bu sizin hayatimzi zenginle§tirecek ve mutlulukla dolduracak. Bu, dünyamn hi9bir ülkesinde satin alamayacagimz bir $eydir. Milyoner olup ta bütün varligimzi harcamak isteseniz de bunu satin alamazsiniz. Veya etkili arka-da§lanmzi kullanarak da elde edemezsiniz. Onu kendinize mal etmenizin de hi9bir yolu yoktur. Eger bunu istiyorsaniz hediye olarak kabul etmeniz gerekir. Bahsettigim bu ne satin alarak ne de baglantilan kullanarak elde edilemeyecek olan harika, önemli, kiyaslanmasi mürnkün olma-yan §ey günahlarimizin affedilmesi di§mda bir §ey degildir. Günahlarm affedilmesi kelimelerini okuyunca belki memnun olmadimz ve yüzünüzü astiniz ve merak ettiniz: 1. Buna Ger?ekten ihtiyacim Var im? §una inandim ki erkcklerin ve kadmlarin pogunlugu bir sebep ararlar, derler ki, “Günahlann affedilmesi mi? Buna ihtiyacim yok.” Son zamanlarda bir gen? adam bazi §eyleri bana $öyle izah etti: “Bugün ihtiyaplanmizi reklamlann belirledigi bir pag-da ya$iyoruz. Büyük büyükbabalanmiz sakiz veya sigaralar hakkmda hipbir §ey bilmiyordu. Fakat §imdi radyo, televizyon, posterlerdeki ardi kesilmeyen reklamlarla sürekli $artlamyoruz, dolayisiyla ikna ediliyoruz, ömegin sigarasiz yapamiyoruz. Ön-ce ihtiyap yaratihyor sonra sati$ yapihyor.” Gen? adam devam etti: “Kilise de tamamen aym §ekilde pah§iyor. Insanlara diyor ki ‘affedilmeye ihtiyacimz var.’ Sonra affedilme satmaya ba?h-yor. Ger?ekte ona ihtiyacimiz yok, ancak siz kilise insanlan mallarimzi satmak i?in bu ihtiyaci yarattimz.” Bu ger?ekten dogru mu? Farz edelim ki sokakta giden birini durdurup “merhaba adiniz ne?” dediniz, adam “Brown” diye cevap verdi. “£ok iyi, Bay Brown günahlanmzin affina ihtiya-cmiz var mi?” Bay Brown büyük ihtimalle $öyle yamt verir “Aaa, Amma aptalca! Benim ihtiyacim olan §ey bol miktarda para, günahlarimm affedilmesi degil.” Gen? adam hakli mi? Biz daha önce olmayan bir ihtiya? mi ya-rattik ve Kutsal Kitap’i bu ihtiyaci öne sünnek ve kar§ilamak i?in mi kullamyoruz? Hayir bin kere hayir! Bunu dü§ünmek hatalarm en büyügüdür. Bizim en büyük ihtiyacimiz günahlarimizin affedilmesidir. Er-kek ya da kadin onsuz yapabilecegini dü?ünen ki§i kutsal ve korku veren Tanri’yi tammaz. Günümüzde Tanri sevgisi üzerin-de o kadar ?ok durulmaktadir ki, Kutsal Kitap’taki Tanri’mn aym zamanda korkulacak Tanri oldugu unutulmaktadir. Günah dolu hayatimda beni §ok eden ?arpici dü^ünce ?uydu: Tanri’dan korkmak i?in yeterli sebep vardir. “Affedilmeye ihtiyacim yok” diyen ki§i yüce Tanri’yi tammaz. Tanri cehennemde hem vücu-du hem de ruhu yok eder. Cehennem eibette vardir. Ebedi lanet- lenme eibette vardir. Isa böyle söyledi, pünkü biliyordu. isa mezardan sonra ne oldugunu biliyor ve bizleri ebedi lanetlenme hakkinda ikaz ediyor. Eger bilincimiz tamamen körelmediyse en büyük ihtiyacimizm günahlarimizm affedilmesi oldugunu bilmemiz gerekir. Daniraarkali büyük teolog ve filozof Sören Kierkegaard pocuk-lugunda babasi ile birlikte sikpa yürüdüklerini anlatir. Bazen babasi durup ogluna, “oglum ipinde büyük bir umutsuzluk sak-hyorsun” dermi§. Bunu okudugumda pastörlük deneyimlerimle her bir insan ipin gerpek oldugunu ke§fettim. Benim pastörlük böigem Ruhr Vadisinde oldugundan sikpa ma-denlere inerdim. Maden sekiz kademe a§agidadir. Daha a§agi-sinda bütün suyun toplandigi famur kuyusu vardir. Bu kuyu ve ipindeki pamurlu su bana insani hatirlatir. Herkesin bildigi gibi hayatimizda muhtelif kademeler bulunmaktadir. Di^andan güler yüzlü görünebiliriz ancak gerpekte kalbimizin derinliklerinde karanhk bir umutsuzluk yatmaktadir. Doktorlar, filozoflar ve psikiyatristlerin hepsi bu ger?egin far-kmdadir. Bu konuda bir pok kitap yazümi$tir. Bir psikiyatristin “bana tedavi ipin gelen genp insanlarm sayisim tahmin edemez-sin” demi^ti. Insanlarm pogunlugu bu umutsuzlugun kaynagim bulmak ipin paba göstermemektedir. Insanlarm pogunlugu bu rahatsizhgm henüz bu yüzyilda ke?fedildigini zannetmektedir. Ashnda Kutsal Kitap’1 yazanlar onun hakkinda pok ayrmtili bilgilere iki bin yil önce sahiptiler. Kutsal Kitap bir “cesareti kinlrni? ruh”tan bahseder. O bizlere ayrica umutsuzlugumuzun nedenlerini de göstermektedir. Tann huzurundaki supumuz ha-yatimizdaki en büyük sorundur. Bu boyutta bir sorunla yüz yüze geldigimizde i?in ipinden kendi ba§imiza pikamayacagimizi anlariz. Böylece kalbimizin derinliklerinde o karanhk umutsuzluk ba§lar. Günahlanmizm affedilmesine ihtiyacimiz var mi? Kesinlikle pogunlugumuzun var. Affedilmeye her $eyden 90k ihtiyacimiz var. Günah nedir? Günah, bizi Tanri’dan ayiran her $eydir. Bizler günahkär dogariz. Örnegin sava§ sirasmda ingiltere’de dogan bir pocuk Almanlar’a kar§i hipbir §ey yapmami§ti. Fakat yine de dü§man tarafindaydi. Aym §ekilde Tanri’ya kar§i dü§manhk ipinde olan dünyaya dogarak tabiat geregi Tanri’dan ayrilmi§ oluruz. Hayat devam ettik9e SU9 duvarimiz yükseldik9e yükselir ve bizler Tanri’dan uzakla$tikpa uzakla§inz. O’nun emirlerinden bir tanesine kar$i yapilan her davram$ bu duvarin üzerine ilave edilen bir tugla gibidir. Günah müthi§ bir gerpektir. Günahm müthi? geregi ve geri dönülmezliginden ilk kez ha-berdar olu§umu anlatayim. Benim 90k gözde bir babam vardi. ili§kimiz 90k iyiydi. Bir gün evde ders pah§irken a§agidan babam seslendi. Ne oldugunu sordugumda “kasabaya iniyorum, benimle gelmek ister misin? Birisiyle birlikte gitmek daha eg-lenceli” dedi. “Baba, yarm 90k önemli bir smavim var, bundan daha kötü bir zaman olamaz” dedim, 0 da yalmz gitti. Iki hafta sonra öldü. Ve onunla o gün kasabaya gitmedigim i9in 90k pi§man oldum. Ve $unu anladim ki, o günkü nazik olmayan davram§im müthi? ve geri dönülmez bir gerpekti. Hayatta kap kez hata yaptigmizi hip saydimz mi? Böyle bir yük-le nasil ya§ayabiliriz? Eger günahlarimiz affedilmez ise hayatin üstesinden gelemeyiz. Ve ölümle nasil yüz yüze gelebiliriz? Hatalarmi ve eksikliklerini ebediyete kadar ta§imak ister misin? Ben ya$h bir adam oldugum ipin son saniyelerimi sikpa hayal ederim. Sevdigim birinin elini tutarak bekledigimi ve zamam gelince de kutsal Tanri’nm varhgim beklemek üzere 0 müthi? sessizlige dogru yola piktigimi görür gibi olurum. Evet, hip §üphe yok ki bir gün Tanri’nm huzuruna pikacaksm hem de bütün hatalarmla, bütün eksikliklerinle bir gün kutsal Tann ile yüz yüze geleceksin. Ve kamn büyük hatalar hendegi tarafma buz gibi soguk akacak. Günahlarimizm affedilmesine ihtiyacimiz var mi? Affedilmeye her §eyden 90k hatta günlük ekmekten bile daha fazla ihtiyacimiz var. 2. Affedilmeyi Nerede Bulabilirim? Babamla aramda neler oldugunu anlatmi§tim. Benim geri dönüp hatami düzeltmek ipin hipbir §ansim olmayacak. Bizim ipin yapmi? oldugumuz ha§arihgi ve Tann katinda pekilen etkilerini pözmek imkansizdir. Fatura ödemek üzere gönderilir. Yahuda admdaki adam otuz adet gümü§ ipin efendisine ihanet etti. Ancak hemen sonra vicdan azabi pekmeye ba?ladi. Daha sonra efendisini satmi§ oldugu grubun yamna giderek dedi ki, “ben 90k büyük bir hata yaptim, paramzi geri ahn, yanh§i düzeltmek istiyorum”; adamlar omuzlarim silkerek cevap verdiler, “bize ne? O senin derdin, kirne gidersen git.” Hatalanmizi ve eksikliklerimizi temizleyip kendimizi Tann’ya uygun hale getirmek mümkün mü? Günahlarm affim nereden saglayabiliriz? Onu elde etmeyi nasil ba§arabiliriz? Bu sorulara Kutsal Kitap yazarlan hep bir agizdan sicak ve müjdeli bir cevap vermektedir. Yaratili? kitabmdan Vahiy kita-bina hep aym söz ortaya pikmaktadir: günahlarimiz affedilebilir! Peki de nerede? Beni Kudüs’ün kapilanndan itibaren Golgota tepesine kadar takip edin. Orada birikmi? kalabahga veya sagda ve solda 9armiha gerilmi§ iki hayduda aldirmaym. Bütün dikka-timizi ortadakine pivilenmi? adama verelim. Kim O? Bize IÜ9 benzemiyor. Bir gün bir kalabaligm önünde durdu ve onlari kendisini günah mahkümu yapmaya davet etti. Tek bir ki§i bile daveti kabul etrnedi. O’nda hi9bir yanli? bulamadilar. Daha son-ra mahkemeye gikarildi ve Romall yetkililer ve Yahudi dini liderler tarafindan sorgulandi. O’nu mahküm etmek i9in hi9bir neden bulamadilar. Hayir O bize benzemiyordu. O’nun affcdil-meye ihtiyaci yoktu 9ünkü asla günah i§lememi§ti. Yine de ora-da 9armihta asili olan O’dur. Ni9in? Tann adildir. O günahlan cezasiz birakmaz. Dolayisiyla günah-lanmizi isa’nm, oglunun üzerine yazdi, ve oglu bizim yerimize cezalandirildi. “Oysa, bizim isyanlanmiz yiizünden omin bedeni desildi. Bizim suglanmiz yiizünden o eziyet gekti. Esenligimiz igin gerekli olan ceza ona verildi. Bizler onun yaralanyla §ifa bulduk" (Ye$aya 53:5). Bu Kutsal Kitap’taki mesajin kalbidir. Tanri’mn yargisi isa’mn üzerine indi ki bizlerde ban$i bulabil-dik. Günahlardan annmayi alabilecegimiz yer burasidir. Hatalarimizm ve eksiklerimizin yükünden ncrede kurtulabili-rim? Tann ile nerede ban§ yapabilirim? Isa’nin yarmihinin di-binde. “O’nun oglu isa’nin kam bizleri bütün günahlardan ann-dirir.” Hepimiz bundan yararlanahm. William L. Hüll adinda bir Amerikah 90k ilgin9 bir kitap yaz-mi§tir. Kendisi, milyonlarca Yahudi’yi katletmekten sorumlu olan Adolph Eichmann i9in görevli pastör olarak atanmi?tir. Hüll, Eichmamr’i hapiste tutuldugu sürece on Ü9 kez ziyaret etmi§ ve onunla uzun süren konu§malar yapmi§, onun son sözle-rini i?itmi§, ona daragacma kadar e?lik etmi§ ve küllcrinin Ak-deniz’e atilmasmda hazir bulunmu$tur. Bu kitabin adi Ruhun Savagüdir. Kitabin ba^langicmda §unu yazmi^tir: “Benim hedc-fim bu igrenp günahkän cehenneme gitmekten kurtannakti.” Ve sonunda bu milyonlarm katlinden sorumlu ki§inin son nefesin-de, “Bir ba$kasmin benim i9in ölmesine ihtiyacim yok. Günah-larin affedilmesine ihtiyacim yok, ve bunu zaten istemiyorum” dedigini kaydeder. Eichmann örnegini takip edip onun gibi ölmek ister misiniz? Evet, eger istemiyorsamz bütün kalbinizle isa’ya dönseniz iyi olur. Isa, Tanri’mn oglu, dünyada günahlan affedebilecek tek ki?idir fünkü O günahlan telafi etmek igin öldü. Konu§malari sürecinde Hüll, Eichmann’a isa’nin kamyla günah-larimn temizlenmesini teklif etmekten korkmusjtur. Böyle bir cani affedilebilir miydi? Evet! Her §ekilde! “O’nun oglu isa’nin kam bizleri bütün günahlardan armdirir.” Ancak affedilmek 19in günahlanmi if§a etmek ve gözlerim garmihta takili olarak Tan-ri’ya §unu söylemek zorundayim: inaniyorum, inamyorum ki Isa benim igin öldü; Ve O ’nun kamyla, O ’nun degerli kamyla Günahlanmdan annacagim. Kutsal Kitap Mesih isa’nin ölümü ile hayata dönü§ü ve günahla-rimizin affedilmesi arasmdaki baglantiyi anlayabilmemiz i?in farkli tamtimlar kullamr. Kutsal Kitap’in kullandigi bir örnek kefil ömegidir. Bir kefil kendisini bir ba§kasinin borcuna kar§i sorumlu gösterip bortjlu bunu ödemezse ödemeyi taahhüt eder. Birisi mutlaka ödemeli-dir. $imdi ne zaman günah i§lesem Tanri’ya bor^laninm. Kutsal Kitap der ki: “Günahin bedeli ölümdür.” Bu demektir ki Tann günahlarimizin kefareti olarak ölümümüzü istemektedir. Fakat bu isa’nin müdahale edip bizim ianmanm günah oldugunu apiklamaya pa-h§tigim ve bo$anma davasi görülen bir adam üstüme atladi ve dedi ki “pastör Busch, kes §unu, karimin sabun yeme $ekli benim sabrimm tükenmesine neden olmu$tur.” Bunu tuhaf buluyor musunuz? Ben bulmuyorum. Bu beni sade-ce deh§ete dü§ürüyor. Bunlarm küpük ve önemsiz §eyler oldugunu dü$ünüyor musunuz? Hayir degiller. Bütün bunlar Tan-ri’dan uzak erkekler ve kadmlar olarak ya§adigimiz bu hasta, dü$ük, isyankär dünyanm belirtileridir. Kizdirmak zaman ipersinde bazi pok ciddi §ekillerde olu§abilir. Essen’de poklu sklerozis nedeniyle tamamen felp olmu$ bulunan bir genp kiz tamrim. Küpük bir evde ya§ar. Hemen yan tarafinda bencil, kaba bir genp adam ya$amaktadir. Bu adam her ak§am televizyonu sesini oldukpa yüksek düzeyde aparak seyreder. Hasta kiz her ak$am evleri birbirinden ayiran ince duvardan televizyonun sesini dinlemek zorundadir. Bir gün kiz adamdan televizyonun sesini bir parpa kismasrai ister, fakat adam tarn aksine sesi sonuna kadar apar. Ve böylece genp yildan yila, ge-ceden geceye, saatten saate bu duruma katlanmak zorunda kalir. Bu biz insanlann ne kadar sert olabildigimizi gösterir. Ben genp bir pastörken 150 genci teyitten gepmeleri ipin hazir-lamak zorundaydim. Her birisini evlerinde ziyaret etmeye karar vermi§tim. Hepsi kiralik evlerde ya§iyorlardi. ilk ziyaret ettigim evde insanlan kavga eder vaziyette buldum. ikincisinde kavga ediyorlardi. Üpüncüsünde farkli degillerdi. Zaman ipersinde pocuklara bu evlerde kavga edilmeyenin bulunup bulunmadigim sordum. Sadece üp veya dördü varmi§. Peki bu bütün diger aile-lerin kavga ettigini mi gösterir? Bence evet. Kavga eden ailele-rin pocuklarma neden kavga ettiklerini sordum. Cevaplan “pün-kü yalmz ya§iyoruz” oldu. Durum bundan ibaret. Ve bütün bu sinir gerginligi §artlarmda bizlerin cesaretli, güler yüzlü ve pah§kan olmamiz beklenmek-tedir. Ayagimiza bir §ey dü§tügü zaman biraz canimiz yanar. Ama diger insanlar devamli sinirlerimizi bozarsa bu dayamlmaz olur. 3. Tann Müdahale Ediyor! Egcr bütün söylemem gereken bu olsaydi hipbir $ey söyleme-mek daha dogru olurdu. Ancak sizin ipin inamlmaz eglenceli haberlerim var: bütün bu sinir gerginligi ortami, bu kar?ihkh incitme ipersinde Tann büyük yardim severligi ile müdahale eder. Dünyanm bu aci durumu Tann’yi degi?tirmez. Hayir, o i?e kan§ir. Ve bunu harikulade bir §ekildc yapar. Bu Kutsal Kitap’m bir mesajidir, bu nefes aldiran bir mesajdir. Tann kendisini bizden ayiran duvari yikmi§ ve bizlere oglu isa’nin aracihgiyla gelmi$-tir. Bugün erkekler ve kadmlar Kutsal Kitap’m mesajim redde- diyorlar yünkü onu ilgisiz buluyorlar. Bu davrani? sadece bizim neslimizin körlügünü gösterir. isa’yi reddetmekle son umutlanm da bo§a atmi§ oluyorlar. Bizim gibi insanlara ne mutlu ki Tann kendisini bizden ayiran duvari yikmi§tir. Bizim gibi insanlara ne mutlu ki isa ya$anti-mizda köklü degi$iklikler yapmak i?in gelmi$tir. Peki bunu nasil yapabilmektedir? a) Tann ile Ban$ Bütün mükemmellikler Isa’nm §ahsinda bir araya gelmi§tir. O’nunla Tanri’nm arasi hi?bir zaman a?ilmami§tir. O TanrTnm ogludur. Bir gün birisi bana dedi ki: “isa tipki bizim gibi sadece bir in-sandi; O sadece bir dinin kurucusudur hepsi bu.” Ona $u ccvabi verdim: “Zannedersem aym ki$iden bahsetmiyoruz, ben, ‘sen a$agidansm ben yukaridanim’ diyen ki§iden bahsediyorum.” Benim dü$ündügüm $ahis yüce Tanri’mn ogludur, tek olandir, bizim zavalli kayip sapmi§ dünyamiza gelmi$ olan olaganüstü ki§idir. isa ile Tanri’mn arasi hi?bir zaman a?ilmami§tir. Ve hi? kimse hatta Yahuda bile O’nun sinirlerini bozmami§ti ki Yahuda O’na ihanet etmi§ti. isa ise Yahuda’yi sonuna kadar sevmi$ti. isa’yi $u a?idan görmeni isterim: sinirleri ba§kalan tarafindan hi? bo-zulmami? yegane insan. Ömegin isa’nm ?armiha gerili§inin arifesindeki son yemegi eie alalim. Bildiginiz gibi Kutsal Kitap zamanlarmda doguda insan-lar yemek yerken sandalyede oturmazlar, masamn etrafmda bulunan büyiik minderlere yatarlardi. Toprak üstünde bu ko-numda nasil yemek yedikleri beni a$an bir konu! Emin oldugum yegane §ey yatarak ?atal bi?ak kullanmak imkansizdir. Fakat yemek yeme yöntemleri buydu. Ayrica oturmadan önce herke-sin sandaletlerini ?ikanp ayaklarim yikamasi da bir gelenekti. O gün yine sandaletlerini ?ikanp masamn etrafina yerle§tiler. Petrus, anlamli bir §ekilde Yuhanna’ya bakarak “evet i?imizden biri gidip ayaklarimizi silmek i?in biraz su getirmek zorunda kalacak. Bir defaligma bunu sen yapabilirsin. Her §eyden önce en gen? olan sensin. Yuhanna sen hep hafif takiliyorsun, buda benim sinirlerimi bozuyor” der gibiydi. Yuhanna ise omuz sil-kerek kendi kendine §öyle dü§ündü “bu Petrus beni hep kizdiri-yor. En gen? ben oldugum i?in hep üstüme geliyor. Neden su aknaya Yakup gitmiyor ki?” O sirada kö§ede bulunan Yakup ise “Neden ben? Ben Mesih’in en gözde havarilerinden birisiyim. Bunu bir kere de Matta yapsin” diye dü§ünüyordu. Ve böylece her birisi i$ten ka?mak istemekle birbirlerinin sinirlerini bozuyor lardi. Hemen sonra isa ayaga kalkti. Havarilerin rengi u?mu§tu. “Su almaya O mu gidiyor?” Evet O gidiyor. isa beline bir hizmet?i önlügü takmi§ olarak gcldi, elinde su dolu bir kap ve bir sünger vardi, ve havarilerinin ayaklanni temizlemeye ba§ladi. Yahu-da’nin, Petrus’un, Yuhanna’mn, Yakub’un, Matta’nm ayaklanni ($unu da söyleyeyim benim ayaklanmi da). isa’nin, Tann’nin oglunun ki§iliginde bütün mükemmelliklerin toplanmi? ohnasi ne kadar dogrudur. Tann O’nun i?indedir. Ve O diger insanlan sevmi§tir. Ancak §u anda size isa’yi görmeyi en ?ok sevdigim yerde, ?ar-mihta göstermek istiyorum. Hadi Kudüs’ün kapismdan ge?ip tepeye ?ikalim. Tepede bir kalabahk var, ellerinde mizraklan ile Romall askerler, nöbet tutuyorlar; ve ü? tane ?armih dikilmi§. Benim bahsettigim ki§i ortadakinde asili duruyor, ba§inda ise dikcnli tellerden bir ta? var. Gözlerini O’ndan ka?irma ?ünkü O senin i?in aci ?ekiyor. O sen günahlanndan arinasm ve Tann ile uzla^asin diye ölüyor. Tann ile senin arana ?ekilmi§ olan engelin kaldirilmasim ister misin? O zaman isa’nin ?armihma gel. O isa ki senin i?in öldü ve yeniden dirildi; O Tann tarafindan ban$ el?isi olarak gönde-rildi. Seni durduracak ?ok sayida §üphe olacaktir, bunlara izin verme. isa’ya güven. Günah yükünü O’nun huzurunda apikla. Ve O’na de ki: “Bundan böyle sana ait olmak istiyorum.” Bu adimi atarsan, Tanri ban§ hediyesini sana verecektir. Elfi Pavlus Romahlara mektubunda pöyle der: “Bu nedenle bizler iman yoluyla hakli bulundugumuzdan Rab Isa Mesih sayesinde Tanri ile bari?a ula§tik.” Evet, gerpekten de Isa Tanri’mn ban$ elpisidir. O’nu kabul edin. Isa’yi bilip de O’nun ban§ teklifini geri peviren bütün erkekleri ve kadinlan dü§ünmek ne kadar dehnet verici. Onlari kendine örnek alma. Senin ruhunun a$ki ipin sana yalvanyorum, Tanri’mn Isa sayesinde göndermi? ol-dugu ban§ teklifine “evet” de. Bugün bazi gazetecilerle konu?tum. Günümüzde ve pagimizda halen inanmaya deger bir $ey olup olmadigmi sordular. Onlara “samimi olarak” dogrudan §unu söyledim “iki dünya sava$i görmü§ ve Nazi rejimi altmda ya§ami§ birisi olarak artik neye dayanabilecegimi bilmiyorum. Dü§ünürlerimiz ve siyasetpileri-miz kendi süslü laflarini ciddiye almiyor, ben neden alayim? Hayir bu dünyada neye inanacagimi bilmiyorum, ancak Tanri’mn bana Isa vasitasiyla göndermi§ oldugu ban$ teklifi harip-tir.” Tanri’nm teklifini ciddiye alabiliriz. Halen gerpek olan yegane §ey odur. Üzerinde bir parpa dü$ünmeye deger. Eger “artik hip kimseye güvenemezsin” diyen ruhsuz insanlardan biri isen o zaman gerpekten ihtiyap duyacagm §ey Kutsal Kitap’tir. Rab isa’nm ki§iliginde Tanri seni pok ciddiye almi?tir. Ve §imdi O’nun ban§ teklifini ciddiye alma sirasi sendedir. isa Tanri ile senin arandaki baglantiyi yeniden olu$turur. Belki kar§i pikarak “ben her Pazar kiliseye gider bagi§ kutusuna para atarim” dersin. Eger Tanri ile ban§ ipinde degilsen bu hipbir §ey degildir. Isa senin ipin öldü. O senin bütün yanh§larmi üstlendi ki, sen de O’nun ayaklarma kapamp “Rab sana geldim, biliyo-rum ben zavalli kayip bir günahkänm. Ama sana inamyorum. Seni Mesih olarak kabul ediyorum” diyebilesin. Hayati yakalamamn ve Tann ile ban$a ula§manm yolu budur. b) Diger Insanlarla Ban§ Isa bir hayata girdiginde Tanri ile ve diger insanlar ile ban§i getirir. Bizler böylece birbirimizi kizdirmaktan vazgeperiz. Sizlerden bazilari mükemmel Hristiyanlar olabilirsiniz ancak ba§kalan sizi kizdirirsa yanli? bir §ey vardir. Apik mi? Diyebi-, lirsin ki “sen benim kom§umu tanimazsm, o gerpek bir manyak-tir.” O zaman ben derim ki, “onu sevmedigin sürece senin ya-§ammda bir hata var demektir. (”ünkü isa hayatimiza girdiginde bizler etrafimizdakiler nedeniyle bu kadar hassas ve bu kadar incinmi§ olmaktan vazgepmeliyiz.” isa bizlere Tanri ile ve bizi kizdiran diger insanlarla ban§ teklif etmektedir. Öyleyse bazilarma dayanamiyorsan isa’ya ihtiyacin var demektir. O’nun di§mda hi? kimse sana yardimci olamaz. Qok iyi bir arkada§im var fakat ev sahibi gepimsiz bir pinti. Bir gün arkada$ima bir mektup yazmi§ “§unu yap, bunu yap ve §u kadar kira öde” gibi. Arkada§im dedi ki “mektubu okudugumda 90k öfkelendim ve ona cevap yazmaya hazirlandim, 0 sirada gözlerimin önüne benim i9in ve ev sahibim i9in ölmü§ olan isa geldi ve mektubu yazamadim, onun yerine yamna gittim ve dedim ki, ‘Bay falanca, aramizda bu kadar kirici bir dil kullan-manin bir anlami var mi? ikimiz de konu§maya a9ik insanlanz. Ben senden ho§lamyorum ve bana bu tarzda konu§mam istemi-yorum.’ Ev sahibi tamamen sakinle§ti ve aramizda hi9 sorun kalmadi” Fransa’da Erino Dopozzo adinda bir Müjdeci tamrim. Sava§ta bir süre toplama kampmda kaldiktan sonra bir kolu yarali olarak eve dönmü$tü. $u hikayeyi anlatti: “Bir gün toplama kampmin komutam beni pagirdi. Tek ki§ilik servis hazirlanmi§ bulunan bir odaya almdim. Aptim. Komutan iperi girdi ve yemege ba$la-di. Dudaklarmi yahyordu ve ben aphktan ölüyordum. Kahvesi gelince küpük bir paket alip fincamn yamna koydu. Bana dedi ki ‘§u paketi görüyor musun? Paris’ten kann göndermi§. i?inde bisküvi var.’ (Fransa’da yiyecek 90k kitti ve e§im onu gönder-mek i?in epey mahrumiyet ?ekmi? olmahydi) sonra adam bis-küvileri yemeye ba§ladi. Ona yalvardim, lütfen bir tane de bana ver ki e§imin bir hediyesi olarak muhafaza edeyim. Adam güldü ve hepsini yedi.” Böyle bir durumda duygulanmiz nefrete dönü§ür. Dopozzo öyküsüne devam etti ve o zaman Kutsal Kitap’m, ‘Tann sevgisi kalbimizde gizlidir’ deyi§inin ne demek oldugunu anladim. Adama acimaya ba§ladim, “zavalli adam seni hi? kim-se sevmiyor. Etrafin nefretle pevrili. Ben ise Tanri’mn evladi olarak ne kadar imtiyazhyim.” Dopozzo adamin kendisini in-citmesine izin vermemi§ti. Komutan da bunu hissetmi? olmaliy-di ki, hizla odadan di$an ?ikmi§ti. Sava$tan sonra Dopozzo onu görmeye gitti. Kapida Dopozzo’yu görünce adamin rengi u?mu§tu. “intikam almaya mi geldin?” “Evet intikam almaya geldim. Gel birlikte kahve ipelitn. Ara-bamda kek var. ikimiz igin iyi bir kahvalti olacak.” Adam fena halde kizmi§ti. Ancak hemen o anda anladi: isa’ya dönen insan artik nefretin esiri degildir. Büyük $ehirde görev yapan ya§h bir pastör olarak insanlarm “90k yalmzim hi? kimse beni sevmiyor” diye $ikayet ettigini i§ittim. Bu gibi laflara dayanamiyorum. Hep §unu söylemck istiyorum: “Kendinden ne haber? Sen ka? ki$iyi seviyorsun?” Kendimiz bir buz parpasi oldugumuzda dünyada sevgi olmadi-gim söylemek akilci olmaz. Bu benim ba§ima geldiginde kendime dedim ki, “diger insanlara kar§i daha nazik olsam iyi olacak.” Fakat 90k kisa sürede bunun imkansiz oldugunu anladim. Kalbimiz “kendimiz” ile dolup ta?iyor! Bazi ki$ilere kar$i yakin oluruz ?ünkü ho§ insanlardir. Peki ya digerleri, yani bizi kizdiranlar? Dünyamn öbür ucundaki birini sevmek 0 kadar gü? degil. Ancak kom§uyu sevmek söz konusu oldugunda i?ler biraz kan§ir. §una inamyorum ki, kom$umuzu sevmeyi ögrenmezsek dünya asla degi^meyecek. Ki§isel deneyimlerim bunun kolay olmadi-gim gösteriyor. isa ya^antimizi eie aldigmda bize sadece Tan-ri’nin ban^ini vermekle kalmayip insanlarla da ban$ iginde ol-mamiza yardimci olur. isa bugüne dünyada bilinmeyen en büyük devrimi yapabilir. Bu olu$tugunda hepimiz bunu kabul etmeliyiz. Size yalvanyorum beni sadece dinlemekle kaknayin. isa’ya güvenin. “isa’yi buldum ve Isa beni buldu” diyebilmenizi ne kadar ister-dim. Her §ey Degi§mek Zor unda ... AmaNasil? Ben gengken, artik unutulmu§ bir yazar olan Max Eyth’in yazi-lan öfke doluydu. Kendisi mühendisti ve yazdari hep sanayi gagmin ba§langicma odakhydi. Bunlardan bir tanesi Mesleki TrajedVdir. Burada geng bir mühcndise gok önemli bir anla§ma teklif edildigini anlatir. Proje bir nehir üzerine bir köprü in§a-sindan ibarettir. Köprü nehrin denize döküldügü ycre yapila-cagmdan med cezire dayanikh olacaktir. O günlerde bugünkü teknoloji yoktur. Geng mühendis i§i alir ve devasa bir köprü in$a cdcr. In§aat bittiginde resmi agih§ yapilir. Törende bulunan resmi erkan köp-rüden trenle gegmeye davet edilir. Bütün ülke geng mühendisten bahsetmekte, gazeteler adini büyük puntolarla yazmaktadir. Kisa siire sonra Londra’da büyük bir mimarhk ofisi agar ve zen-gin bir kadmla evlenir. Hayatta istedigi her §eye sahiptir. Fakat i§i ile ilgili bir sir hayatmi karartir. Ve bir sonbahar günü aniden ortadan kaybolur. O gece firtina esip yagmur yagarken geng adam yagmurlugunu giymi? olarak köprünün ayaginda görülür. Köprünün saglamhk hesaplanni defalarca gözden gegirir ve firtmadan sonra Londra’ya döner. §ehrin toplumsal ya§aminda bir kez daha gözde bir adam olur. Ancak iginde ya$attigi “köp-rüyü dogru in?a ettim mi? Köprü yeterince saglam mi?” korku-sunu kimse ke§fedemez. Bu korkutucu sorular adami gece gün-düz yalmz birakmaz ve hayatinin her dakikasmi karartrr. Max Eyth gen? mühendisin korkusunu ve firtmah bir gecede köprüye tekrar gidi^ini parpici bir dille anlatmi§tir. Köprüden gepmekte olan bir tren görür. Son vagonun kirmizi i§iklarma dikkatle bakarken i§iklar aniden kaybolur. Tren azgm sularda kaybolmu$tur. Köprü tarn ortasindan yikilrm§tir. Yillar önce bu öyküyü okudugum zaman §unu dü$ünmü$tüm. “Bu esasen her bir insanin öyküsüdür. Her birimiz ya$am köp-nümüzün in§asmda pah$iyoruz. Ve bazen uykusuz bir gecede veya bir travma sonrasinda bizi korku sarar “ya§am köprümü gerektigi gibi mi in$a ettim? Hayatin firtinalanna dayanacak kadar saglam mi?” ipgüdüsel olarak biliriz ki bir §eyler yanh§tir, ya§am köprümüz mükemmel degildir. Bu nedenle ilk yapmak istedigim §udur: 1. Bir §eyler Yanli$ Insanlara sikpa sordugum bir soru “ya§amindaki her §ey mükemmel mi?” Ve $imdiye kadar, “Mükemmel mi? Hayir, ya$a-mimm pek 90k alanmda bir ?eyler degi§meli” demeyen birine rastlamadim. Hayatimzdaki zayif noktalari ben söyleyemem. Fakat hayatimzdaki birpok §eyin degi$mesi gerektigini sizler biliyorsunuz. Bu nedenle de kendi kendimize kararlar aliriz, “degi^ecegim, hayatimm $u ve $u alanlarini iyile$tirmem gerekir.” Dürüst olun, bir insanin degi§ebilecegine gerpekten inamyor musunuz? Hayir gerpekte insan degi?emez. Kutsal Kitap bunu aci bir gerpekpilik-le söylemektedir: Habe$istanh jaguar derisinin noktalarim degi§-tirebilir mi? Siz de kötülük yapmaya ah$mi§ olanlan iyi hale getiremezsiniz. Dünya ölüm ve iyi kararlar hakkmda derslerle doludur ancak hipbir insan kendisi tarafmdan degi$tirilemez. Bu kuvvetli bir sözdür. Kar?ilapmi§ oldugum bazi insanlar ya§am köprülerindeki zayif-hklardan 90k iyi haberdardir. Arada sirada bana sorulur: “Ama ne yapabilirim? Degi§mek benim ipin imkansiz.” §u dogrudur: iffetsiz insan kendisine saf bir kalp veremez; bir yalanci kendi-sini dogrucu yapamaz; bencil insan özverili olamaz (veya bir parpa sevgi göstermeyi ba^arsa bile bu sevgi kirmtisi bencillikle lekelenecektir); ve namussuz insan diirüst bir insana dönü§emez. Sadece sen kendin yapam köpründeki zayif noktayi gösterebilir-sin. Ancak Tann bilir ve sana da gösterebilir. Bu Kutsal Kitap’m bizlere apiklami? oldugu 90k rahatsiz edici bir gerpektir. Tann bu dünyaya sizleri dönü§türebilecek ve bü-tün hayatimzi degi$tirecek olan oglu Isa Mesih’i gönderdi. 2. Her §ey Degi§ebilir Kutsal Kitap’m sadece masal oldugunun dü§ünülmesinin kilise-nin hatasi olup olmadigini bilmiyorum. Ben onun mesajmi ola-ganüstü buluyorum. Tanri oglunu bana bir §ans versin diye dünyaya gönderdi. O da beyanda bulundu “her §eyi yeni hale geti-recegim.” Bir insani sadece O degi^tirebilir. Bagimhliktan kurtulan alkolikler, bencillikten fedakära dönü^en ya§h kadmlar, bir pocuk safligma kavu?an seks dü?künü erkek-ler tamdim. isa dönü^türür. O göründügünde her §ey aninda yeni olur. Hayat köprüsünün olmasi gerektigi gibi olmayan bizlerin, bu nedenle bir kurtanciya ihtiyaci vardir. Bizim Rab Isa’ya, evet Mesih’in ta kendisine ihtiyacimiz var. Ve O burada. O’nu iste-digin zaman pagirabilirsin ve O’na hayatmdaki bütün günahlan itiraf edebilirsin. i§te bu seninle payla§mak istedigim olaganüstü mesajdir. Son zamanlarda Münih’te bir hafta gepirdim. $ehrin tarn orta-sinda ingiliz Bahpesi denilen büyük bir park var. Otelim bu par-ka pok yakin oldugundan her sabah yürüyü? yapmak ipin oraya gittim. Giri§ kapismin hemen yakminda nehrin üzerinde bir ah-$ap köprü var. Köprünün sol tarafmda su bir baraj üzerinden a§arak bir tür §elaleye dönü?mü?. $elalenin döküldügü yerde suyun dibinde a?agi yukari hareket eden bir aga9 par9asi gör-düm. Kendi etrafinda dönüp duruyordu. Her seferinde akmtiya kapilacak gibi görünse de yine geri dönüp geliyordu. Ertesi gün geldigimde aga9 halen oradaydi. Manzarayi tahmin edebiliyor musunuz? Hafif9e bir akinti olmasina ragmen aga9 kendi etrafinda dönüyor, dönüyordu. Cogunlugumuz aynen böyleyiz. Hayatlanmiz aym sonsuz 9izgi-de dönmeye devam eder, aym günahlar, aym endi§eler, aym imansizhk, ve kalbimizdeki aym umutsuzluk. Devamli bir kisir döngüde döner dururuz. Fakat akinti bizden uzak degildir. Isa’dan, Tann’nm oglundan gelir. Isa 9arrmhta bizim i9in öldü. Eger Tann kendi oglunun böylesi-ne vah$ice ölmesine izin verdiyse bunun bir nedeni olsa gerek-tir, sen bu nedeni görmesen bile. Aklimn gözüyle 9armihta kiv-ranan Isa’ya bak. O’nun ölümünün bir anlami olsa gerektir. O öliip tekrar dirildigi i9in bir özgürlük akintisi O’ndan bize gelir. Bizler özgürlük akmtisina kapilmak i9in bir gayret gös-termeliyiz. Bunu yaptigimiz zaman Tann’nm bize yardim etti-gini görürüz. Ama burada §unu belirtmek isterim ki, bizler he-pimiz bu akmtiya kapilmak ipin gereken gayreti göstermeliyiz. 3. Ya Budur, Ya da Bu! Iki Kutsal Kitap öyküsü ne söylendigini a9iklamaktadir: Elpi Pavlus Roma valisinin ya^adigi Sezariye §ehrinde hapse-dilmi^ti. Yeni Yabuda Valisi Festus adinda bir Romahydi. Bir gün Yahudi kral Agrippa ve kiz karde?i Berenis Sezariye’ye Festus’a saygilarmi sunmak i9in geldiler. Ve ona ilgin9 esiri Pavlus’u dinlcmek istediklcrini söylediler. Duru?ma odasina ge9ildi ve Pavlus getirildi. Pavlus salonun ortasinda dikilerek onlara Tanri’mn sözlerini anlatti. isa’nin ne oldugunu anlatmaya pali§ti. Onlarin günahlan üzerinde dunnadi ancak onlara Tan-ri’mn oglunun yani “eger bir insan susami$sa bana gelsin ve ipsin” diyenin kim oldugunu apikladi. Pavlus onlara buna benzer bir §ey söyledi “sizler, ya$ama olan susami$ligmiz, suplu vicda-nmiz, Tann’ya olan özleminiz, ölümden korkunuz ile beni din-leyin, Isa size elini uzatiyor ve diyor ki, ‘siz zayif ve yüklü olan-lar bana gelin, ben de sizi dinlendireyim.’ Pavlus Isa'yi böyle anlatti. Vali Festus, “Pavlus, sen iyi bir konu§macism ancak söyledikle-rin bir tür pilgmlik” demi^ti. Festus bir §ey anlamami§ti; Kutsal Kitap belirli ki§iler ipin “kalpleri yagla kaphdir” der. Festus’un kalbi yagla kaphydi. Diger yandan Agrippa pok kizgmdi. “Beni nerdeyse Hristiyan olmaya ikna edeceksin.“ Böylece kral orayi terk etti ve her §ey tipki suyun dibindeki agap parpasi gibi aym §ekilde kaldi. Siz de her $eyi oldugu gibi birakiyor musunuz? Eger öyleyse Isa sizin ipin bo§ yere ölmü$. Ve yeniden dünyaya gelmesi sizin ipin bir anlam ifade etmeyecek. Sizin ipin ne affedilme, ne kur-tarilma ne de Tanri ile bari? olmayacak. Bugün kendilerini Hristiyan olarak adlandiran erkekler ve ka-dmlar vardir ve onlar da ebedi lanetlenme yolunda devara et-mektedirler. Onlar ipin ban§ yoktur. Ne aci bir §ey! ikinci Kutsal Kitap öyküsüne gelince; Elpi Pavlus bir gün Filipi’ye geldi. Orada her §ey vardi, eglence yerleri, tiyatrolar vs. Ama her §ehirde oldugu gibi orada da hapishane vardi ve yönetimi eski bir Romall subaya aitti. Bir gün hapishaneye ali-?ilmadik iki mahküm getirildi, Pavlus ile yolda§i Silas. Onlar §ehirde bir vaaz vermi§lerdi ve bu vaaz sonucunda $ehirde bir ayaklanma pikmi$ti. Dolayisiyla yetkililer Pavlus ve Silas’i hap-se atmi§lardi. Mahkümlan tepesinden su damlayan bir hücreye tikip prangaya vurdular. Bana, “bu adamm dini nedir” diye soracak olsaydimz “pogunu-zun oldugu dinden” derdim. Gece yarisina dogra Pavlus isa’nin onuruna bir ilahi okumaya ba§ladi. Bu belki de ya$adigi tüm haksiz muameleyi unuttur-mu§tu. Bu tür bir muameleye katlanmak 90k gü9tür. Aklma aniden bir dü$ünce gelmi§ti: “Rab Isa, Tanri’nm oglu, beni ka-myla antti. Ben Tanri’nm bir evladiyim. O’nunla ban§ i9inde-yim ve burada hapishanede bile beni ellerinde tutuyor.” Böylece bir ilahi okumaya ba$ladi ve Silas da ona katildi. £ok güzeldi. Bütün mahkümlar onlari dinledi. Hapishanede böyle bir güzellik daha önce IÜ9 ya§anmami§ti. Benim hapiste oldugum sürelerde polis devletindeki hapishane-lerin ne oldugunu ögrenmi§tim. Bütün i§itilen mahkümlarm pighklan, iniltileri ve bagirtilan ve bunlara kar§ihk gardiyanla-rm haykiri§laridir. Bir gün ilahi söylemeye ba§lann§tim, beni hemen susturmu§lardi. Hapishane yöneticisi bu ilahilerden 90k etkilenmi$ti. Yatagma gitti ancak birden deprem olmaya ba§ladi. Bunu yapan Tann idi. Hapishanenin bütün kapilan a9ilmi?, mahkümlarm zincirleri kinlmiijti. Adam derhal yatagmdan firlayip giyindi. Kapilarm a9ik oldugunu görünce “eyvah mahkümlar ka9mi§” diye haykir-di “gözden dü§ecegim.” Tarn intihar etmek üzereydi ki, a?agi-dan Pavlus’un sesini i§itti, “sakin kendine zarar verme, hepimiz buradayiz.” Adam o anda 90k iyi anladi: “Kendine hizmet edenlere yardim eden bir Tann var olmali. Ya$am §eklim davrani§lanmla haya-tim boyunca Tann’ya hakaret ettim. Bana dönecek ve beni rcd-dedecek 9ünkü günahlanmi biliyor. Evet, Tann var ve bana gelince ben kayip bir ruhum. Pavlus’un hücresine dogru uzamp seslendi. “Efendiler, kurtanlmak i9in ne yapmahyim?” §11 ana kadar tipki su i9indeki aga9 par9asi gibiydi, kendi etrafmda dö-nüp duruyordu, ancak ?u anda durum farkhydi “kurtanci akinti-ya ula§mak i9in ne yapmahyim?” Eger biz Pavlus’un durumun- da olsaydik muhtemelen bizi hapisten sahvermesini söylerdik. Ancak Pavlus hemen cevap verdi, “Rab Isa’ya inan, o zaman sen ve ev halkin kurtulacaksmiz.” 4. isa’nm Teklifini Ciddiye Al Her $ey degi$mek zorunda - ama nasil? Ba§lamak i9in önce Isa’yi tanimalismiz. Sava$tan kisa bir süre sonraydi. Bir gün bir kolej müdürü tele-fon ederek yaninda on be§ gen? bulundugunu belirtti ve A sevi-yelerini askerde aldilar ancak diploma almak i?in bir ders daha almalan gerekiyor. Bunlarm hepsi eski hava kuvvetleri tegmen-leri, piyade ve top?u yüzba§ilari ve diger daha dü$ük rütbeli subaylar. Söylemeye gerek yok okula geri döndükleri i?in kiz-ginlar. Onlara din dersi vermeyi kabul eder misin? Kabul ettim ve ilk derse gittim. Tam$mamiz kisa sürdii sonra bir tanesi ayaga kalkip “Tann böyle deh§etli sava$a neden izin verdi?” bir diger “Tann sevgisi nerede, yedi milyon Yahudi öldürü-lürken o sessiz kaldi?” Benzer sorular dort bir taraftan geliyor-du. Elimi kaldirdim ve dedim ki, “hepiniz yogun siste kalmi? bir geminin dümeninde bulunan bir kör adarn gibi davramyorsunuz. Tanri hakkmda bu $ekilde konu§rnak 90k sa9ma bir $ey! Tann tamamen bilinmez olup bizden saklanmaktadir. O kendisini sadece ve sadece bir $ekilde yani Isa’nin vasfinda göstermi?tir. Ve bizler öncelikle isa’nm kim oldugunu ögrenmeliyiz. Baylar, bütün bu tarti§malari öncelikle Tann’nm a9iga 9ikanlmasmi gördükten sonra yapacagiz. Bu gelecek birka? hafta i?ersindeki konumuz olacaktir. Lütfen bir dahaki sefere Kutsal Ki-tap’larmizi berabcrinizde getirin.” Getirdiler ve okumaya ba§ladik ve Kutsal Kitap’taki §u deyi^ten 90k etkilendiler: “Senin kötülügün seni cezalandiracak, senin sapkmligm seni paylayacaktir. O halde her ?eye kadir Tanri, Efendin, der ki Tanrm’dan vazge?ip benden korkmadigmda kötülük ve acinm senin i?in oldugunu gör ve kabul et.” Bütün uluslar ve bireyler bunun ne kadar dogru olabilecegini gördüler. Daha sonra isa’mn öyküsünü birlikte okuduk. Gen? bir adam bir ayeti yüksek sesle okurken müthi§ bir sessizlik vardi. Hepimiz Tanri’nm isa araciligiyla yaptigi büyük §eyleri dinlerken nefes-lerimizi tuttuk. Bu insanlar Hristiyan olup ta bize isa’mn kimli-ginde gelmi§ olan Tanri hakkinda hi?bir §ey bilmeyenlerdendi. Evet, öncelikle Isa’yi tanimah ve daha sonra da yaptigi teklifi ciddiye almahsm. Pastörlügümün ba$langi? günlerinde senilen her hangi bir kasa-bada kapidan kapiya ziyaretler yapardim. Ve hemen her evde insanlar kapiyi yüzüme kapatip “bir $ey satm almak istemiyo-ruz” derdi. Firsat buldugumda bir §ey satmadigimi sadece bir pastör oldugumu söylerdim o zaman da “bizim vaaza da ihtiya-cimiz yok” derlerdi. Bir gün ziyaret ettigim bir evde kapi dogrudan mutfaga a?ih-yordu. Gen? bir adam yüzünde korku dolu bir ifadeyle kapiyi a?ti. Ona bir Protestan pastör oldugumu söyledim. Deh§etli bir ifadeyle derhal gitmemi, benim inandigim hi?bir §eye inanma-digim söyledi. Dedim ki gel gen? adam el siki§ahm, ben de in-sanliga inancimi kaybettim. $a?irdi, nasil olur dedi; Sava§ta ya§adiklanmdan sonra böyle oldu dedim, ben insanhga inanmi-yorum. Haklism dedi ancak halen nasil pastör olarak kaliyor-sun? Cevabim §u oldu, “yeni bir inancim var öyle bir inan? ki yeryüzünde hi? kimse sarsamaz.” Anlamadi ve dedi ki, “bunun ne tür inan? oldugunu ger?ekten merak ediyorum.” Böylece ona Kutsal Kitap’i anlattim, “bu dünyaya kurtanci olarak gelen Isa Mesih’e olan inan?tir.” Tekrar §a§irdi “ama bu Hristiyanhk, ben Hristiyanhk güncelligini kaybetti diye biliyor-dum.” Hayir dedim hi?bir §ey kaybetmedi, Hristiyanhk bütün inan?larm bittigi yerde ba§lar. Sizlerin de bütün yanli? inanplarmizdan vazgepip Mesih isa’nm kurtulu? inancina gelmenizi ne kadar istcrdim. ikinci Dünya Sava§i sirasinda Stalingrad §ehrinin Rus askerleri tarafmdan tamamen pevrildigi bir sirada bir harekat yapilmayan bölgeyle baglanti saglayan son Alman upagi yere inip yaralilan yüklemi§ti. Soguktan donan veya hafif yarali olanlar da upaga binmek istediler ve upagin kapi kollan, alt bagaji gibi tutunabil-dikleri her yerine tutunarak upaga asildilar, upak yere indigindc ipindekilerin di^inda hip kimse yoktu sadece soguktan donup tutunduklan yere yapi$rm§ eller vardi. Bu olayi okudugumda Tanri’nm oglu, bizim ipin ölmü§ olan isa ile bu cankurtaran upagi arasmda bir benzerlik kurmadan ede-miyoaim. Isa bizim ipin ebedi lanetlenmeden kapi$in bir yolu-dur. Onda bir sürti oda vardir. Ancak -söylemesi pok üzücü-birpok adam ve kadin ipinde degil. O upaga asla binmediler. Onlar sadece di§ kancalara asildilar. Onlar kiliseye yilda bir kez Noel’de giderler. Hepsi vaftiz edilmi$tir ama yine de kalabaligm geri kalani gibi dü§ünüp davrandiklarim gizlemezler. Ve öldük-lerinde de pastör onlarin iyi insanlar olduklanni beyan edecek-tir. Ama aslinda onlar hep di$aridadir. Ve bir gün firtina onlari silip süpürecektir. Bu konuda hipbir §üphe yoktur. Sadece iper-dekiler kurtulacaktir. Siz de onlarin arasmda mismiz? Cehennem isa’yi taniyip ta O’nunla birlikte asla gemiye binme-yenlerle dolacaktir. Onunla gemiye binmek O’na inanmak de-mektir. O’na inanm. Lübeck Katedralinde on bc?inci yüzyilda yapilmi? ve 1942 yi-lmda yangmdan kurtanlmi? bir mihrap parpasi vardir, parmihta-ki isa’yi temsil eder. Bu eserde ilginp bir ayrinti gördüm, parmi-hin altmdaki kalabaligm ortasmda bir bo§luk bulunmaktadir. Ortapag ressamlari resimlerinde mutlaka bir mesaj aktanrlar. Bir arkada§im bu bo§luk ipin “zannedersem §u demek: isa’nin par- mihinin altmdaki kalabahgm tarn ortasmda bir bo§luk var. Eger istersen kendini oraya koyabilirsin” demi$ti. $u ilahiyi her söyleyiijimizde aklima o resim gelir: Isa ’nm garmihmda Gözlerim zamanla görebilir Ölmekte olan birini Benim igin aci gekmig olan. Ve gözii agik kalbimden iki mucize ifga ederirn Onun muhtegem sevgisi Ve benim degersizligim Ne kadar mutluyum isa’nin farmihi altmdaki bo§luk, benim igin. Sizin igin de bir tane var. Oraya dikilmek igin daha bekleyecek misin? Bana Göre Degil! Her nesil kendi sloganlarim ve ifadelerini ke^feder. insanlar bunlari uyguladiklan durumlar i^in kullanir. “Bana göre degil” bu gibi ifadelerden olumsuz olandir. Anlami “ona hifbir $ey vermein” demektir. Bu söz genellikle ba§kalarina veya kendine zarar vermek üzere bir özür olarak kullamhr. Ama aym zamanda olumlu sonu^lar da dogurabilir. Bu tamamen ki$ilerin bunu kullanma §ekline baghdir. 1. Kullanmamiz Gerektiginde Kullanmayiz Kutsal Kitap’taki bir ayet bugünle yakindan ilgili olup bu soru-nu ayiklamaktadir. Ibrahim peygamber kendi eksiklerini 90k iyi bilen biriydi. Fakat Tanri’ya 90k yakin oldugu i9in hayatmdaki bir günahin farkma vardi, günahmi itiraf etti ve Tann onun gü-nahini affetti. Bir gün Ibrahim yegeni Lut ile ilgili olarak sikmtiya dü§tü. Ibra-him’in 9obam ile Lut’un 9obam tarti§tilar. Böylece amca ile yegenin aralarim a9an otlak konusuydu. £obanlarm arasmdaki gerginlik gittik9e artiyordu. Gerginlik hat safhaya tirmanmi§ti. Fakat ya$h Ibrahim Tanri’ya yakindi ve Lut’la konu§tu, “bizler karde?iz ne biz ne de yobanlanmiz kavga etsin” Ibrahim kendi zararma olacak §ekilde bir 9özüm teklif getirdi. Ancak kavga etmediler. Kavga mi? Bana göre degil. Siz de biri sizi tahrik ettiginde muhtemelen bu durumu biliyordunuz. Kavga mi? Bana göre degil diye dü§ündünüz mü? Tavrmiz bu muydu? §üpheliyim. Muhtemelen kavgayi tercih ettiniz. Yusuf u karde§leri satmi^ti. Misir’da esir olarak bulunuyordu. Onu Potifar adinda zengin bir adam satin almi§ti. Yusuf gen? ya§larmda Tanri’ya hizmet etmeye karar vermied. Tanri’ya “sa-na ait olmak istiyorum” diye dua etti. Ve kendisini Misir’da tamamen yalmz olarak buldu. Diger esirler ?ahyor ve yalan söylüyordu. Ancak Yusuf onlarin yaptiklarim yapmadi. Onlar da Yusuf ile alay ettiler. Ancak sahibi onun güvenilir oldugunu ke§fetti. Yusuf eri?kin oldugunda sahibi ona evini emanet etti. Saghkli ve yaki§ikh bir adamdi. Sahibinin gen? karismin dikka-tini ?ekiyordu. Kadin dinsiz ve aptal bir kadindi. Bir gün Yusuf u yakaladi ve kendisiyle sevi§mesini söyledi. Yusuf “müm-kün degil, zina bana göre degil” dedi. “Sahibim bu evde sen hari? her §eyini bana emanet etti, böylesine kötü ve Tanri’ya kar§i günah olan bir $eyi yapamam, bana göre degil.” “Bana göre degil” sözü, bu pagin ruhu Tanri’nm kanunlarim ?ignemeye zorladigmda mükemmel bir yamttir. 2. Kullanmamamiz Gerektiginde Kullaninz (^ogunlugumuz bu lafi yanh§ yerde kullaninz. Örnegin ben gen? bir adama, “Eger Tann ile ?evrelenirsen hayatmda mükemmel bir ?ey yapmi§ olursun” dedigimde “bana göre degil” der. Bu ?ekilde Tanri’ya ihanet ederiz. Doktorum günde bir saat yürüme tavsiye ettiginin ertesi günü demiryolu kenanndaki pa-tikada yürümeye ?iktim. Yolda eski bir mobilya gördüm. Gece-leyin atmi§ olmahydilar. Muhtemelen miras kalmi?ti ve yeni mobilya gelince atilmi?ti. Bugün insanlar yüce Tanri’ya aym §ekilde davramyorlar. O bizim ya§am tarzimiza uymuyor. O bizim ?agda§ ?ogulcu top- lum ya§antimiza da uymuyor. O halde ne yapalim. $u eski mo-bilyayi kilisede birakalim. Zaten kilise bütün hafta kapali. Fakat Tann mobilya degiidir, bu apik mi? Tann eski moda ol-dugu ipin uygun gördügümüzde firlatip atacagimiz bir eski e§ya degiidir. Yücc Tanri’nm kim oldugu hakkmda bir bilginiz var mi? Tanri’yi bir sorun olarak görmemizde belki de kilise sorum-ludur. Aslinda sadece adini belirtmek bile bize ürperti vermesi ipin yeterlidir. Fakat bizler bir farksizhk duvannm arkasma si-gmiyoruz - bana göre dcgil! Nedene etki olam tekrar izlemeye pah§ahm. Bati dünyasmm hasta oldugunu hemen her yerde i§itiriz. Sadece fiziksel -gittikpe artan kanser, lösend, kalp hastaliklan ve digerleri- has-talik degil aym zamanda ruhsal hastahklar dahildir. Bu hepsin-den daha kötü olanidir. Qagda§ insan ruhsal yetersizlikten pek-mektedir. Bu depresyon olaylarmda uyari niteligindeki arti§i apiklamaktadir. Isvipreli bir doktorun ortaya koydugu gibi, “bi-zim neslimiz Tanri yoklugunun acisini pekmektedir.” Orta Qag-da insanlar halen Tann’ya baghydi. Yapmi§ olduklan katedraller bunu göstermektedir. Ancak zaman geptikpe insanlar Tan-ri’dan vazgepmeye ba§ladi. O’nun yerine teknolojiyi koymaya pah§tilar. Tanri'nin olmadigini öne süren ögretim görevlileri kaleme sarildi. Ve kitleler “din bir afyondur” diye haykirmaya ba§ladi. En genpleri bile Tanri’mn nerede saklandigmi merak etmeye ba$ladilar. “O’nu hip göraiedim, öyleyse yok.” Evet, bizleri Tann’dan vazgepirmek ipin her §eyi yaptilar. Ve sonup ne oldu? Bütün bu pabalar bo$a pikti. Tann’dan vaz-gepmeyi ba§aramadik. £agda§ nükleer fizigin kurucularmdan birisi olan Profesör Max Planck ölümünden kisa bir süre önce Din ve Bilim adh bir kitap-pik yaymlami?ti. Kitapta §öyle demektedir: “Biz bilim adamlan ipin Tanri bütün bilgilerin en up noktasidir.” Pastör’lük davetlerim sürecinde pek 90k insan bana, “Tanri’mn var olduguna inamyorum, ancak kiliseye gitmeyi ba$kalarma birakiyorum” demi§tir. Bu adamlar Tanri’yi inkär etmiyorlar, buna ragmen O’nu i§lerine kanytirmak da istemiyorlar. Ve dolayisiyla Tanri sorunu 9özümlenmemi§ kalmaya devam ediyor. Qözümlenmeyen sorunlar ciddi karma§alara, sinirsel ve akli rahatsizhklara neden olabilir. Kiliselerimizde ayine gelenler arasmda on kadma bir erkek dü§mektedir. Diger adamlar nerede? Sizi temin ederim ki ce-henneme gideceksiniz 9ünkü ne Tanri’yi kabul etmeye ne de O’nu tamamen inkär etmeye cesaretiniz var. Bu durumla yüz yüze gelindiginde biz Hristiyanlar’m büyük bir mesaji bulunmaktadir: Bu §iddetle muamele ettigimiz Tanri bizi kendisinden ayiran duvari yikrm$ ve bizlere isa’mn aracihgiyla gelmi§tir. Bu dünyaya bir kurtanci geldi. Aramizda ya$amakla kalmayip parmihta bizim yerimize öldü. TanrTnm bizler ipin bundan fazlasim yapmasi mürnkün mü? Sonra tekrar dirildi ve ya§amm yolunu apti. Ya siz? Bütün söyleyebileceginiz “eh bütün bunlar 90k ilgiii9, dinlemeye deger ama bana göre degil!” olacaktir. Bu uyumsuzluk midemi bulandinyor. Beni hasta ediyor! ilk pastörlük yillanmda bölgemde ya§ayan bir i^piyle her kar§i-la§tigimizda Isa’dan bahsetmeye pah^irdim, ama dinlemezdi. Bir gün “ölümü nasil kari-iilayacaksin?” dedim. “Siz pastörler bizi hep ölümle korkutmaya pah^irsimz. Beni saymaym” dedi. Kirk ya$inda ölürn dö?egine yatti. Karisi beni gece yarisi aradi. Hemen gittim “isa’mn seni son kez pagiracagi vakit geldi” dedim. £ok müthifjti dua etmeye 9ah§ti, ama yapamadi. Kutsal Kitap’tan birbiri ardma ayetler tekrarladim, ama 0 tekrarlaya-madi. Demi§ti ki, “beni saymaym” §imdi de Tanri onu istemi-yordu. Adam derin bir umutsuzlukla öldü ve Tanri ile ban$i hipbir zaman bulamadi. Kutsal Kitap der ki: “Böyle büyük bir kurtulu$u tammazsak nasil ka^acagiz?” “Qünkü Tann dünyayi o kadar gok sevdi ki, biricik Oglunu ver-di. Öyle ki, O ’na iman edenlerin higbiri mahvolmasin, ama hep-si sonsuz yagama kavugsitn” (Yuhanna 3:16). Ancak isa bundan 90k daha fazlasidir. Bizi rahatlatan §u sözleri söyler: ‘Tpe kapi-da durmug, kapiyi qahyorum. Eger biri sesimi iptir ve kapiyi agarsa, omin yanina girecegim, ben onunla ve o da benimle, birlikteyemekyiyecegiz” (Vahiy 3:20). (pok 9e?itli Hristiyanlar vardir: Kiliseye bagi$ta bulunanlar, kili-seye sadece Noel’de gidenler ve hatta kiliseye sadece karisim gönderenler. 3. Onu Kullanmayan Biri “Bana göre degil” demesi ipin 90k nedeni olan ama demeyen bir ki§i var - Tanri’ya yakarin, O Rab isa’nin ta kendisidir. Jacobson adinda bir Danimarkah yazar Bergamoda Kara Öliim adh bir kitap yazmi§tir. Bergamo, italya’da Ravenna kcntine yakin kü9ük bir kasabadir ve kayalik bir tepe üzerinc kurulmu§ olup oraya sadece ta§ bir patikadan gidilebilir. Jacobson’in hi-kayesinde Orta Qagda bir gün kasabada bir salgin ortaya 9ikmi§-ti. Korkun9tu. Halk 9igliklarla Tann’dan yardim istiyordu. Ancak hi9bir $ey olmuyordu. Salgin var gücüyle vurmaya devam ediyordu. Halk umutsuzluk i9indeydi ve herkes birbirine “Tann Öldü” diyordu. §arap fi9ilan 9ikanlmi§ insanlar sarho$ kadinlar de-vamli cinsel ili§ki halindeydi. Sonra bir gün uzaklardan bir §arki duyuldu. Herkes §ehrin kapi-sma ko§tu. A^agidan bir tövbekärlar gurubu geliyordu. Grubun önünde sirtmda agir bir 9armih ta$iyan bir manastir pastörü geliyordu. Hep bir agizdan ilahi okuyorlardi. Insanlar gülü§tü. “Burada Tann öldü birakin bu gülün9 ?arkiyi” dediler. Grubun ba?mdaki pastör onlara aldirmadi ve devam etti, ve kiliseye yöneldi. ^armihi bir sütuna dayadi. insanlar gürültüyle ve güle-rek pe§lerinden geldi. Kasabin